Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INDENTATION : English Turkish

n. diş diş olma, diş yapma, girinti, koy, körfez, çentik yapma, çentik, satırbaşı yapma, paragrafbaşı

INDENTED : English Turkish

adj. dişli, dişlenmiş, kalıp ile basılmış, senetli, sözleşmeli

INDENTER : English Turkish

n. çentik veya çentikler açan; bir yüzey üzerinde çöküntü veya iz açan; paragraf başı yapan, bir satır boşluğu ile bir yazı arasında boşluk bırakan kimse

INDENTION : English Turkish

n. diş diş olma, diş açma, satırbaşı yapma, paragrafbaşı

INDENTOR : English Turkish

n. çentik veya çentikler açan; bir yüzey üzerinde çöküntü veya iz açan; paragraf başı yapan, bir satır boşluğu ile bir yazı arasında boşluk bırakan kimse

INDENTURE : English Turkish

n. sözleşme kâğıdı, sözleşme, senet, kontrat, diş diş olma, diş açma

INDENTURED : English Turkish

adj. sözleşmeyle bağlanmış, hizmet etmesi üzere anlaşılmış

INDEPENDENCE : English Turkish

n. bağımsızlık, hürriyet, özgürlük, istiklâl, serbestlik, kimseye muhtaç olmayacak kadar gelir

INDEPENDENCE DAY : English Turkish

ağımsızlık günü [amer.]

INDEPENDENCY : English Turkish

n. bağımsız devlet, özgür devlet, bağımsızlık

INDEPENDENT : English Turkish

adj. bağımsız, özgür, hür, serbest, kendi geçimini sağlayan, maddi yönden bağımsız

INDEPENDENT EDUCATION : English Turkish

Bağımsız Eğitim, özel eğitim sistemi, evde eğitim sistemi

INDEPENDENT EXISTENCE : English Turkish

ağımsız var oluş, otonom mevcudiyet

INDEPENDENT FIRE : English Turkish

n. serbest atış

INDEPENDENT GENTLEMAN : English Turkish

n. kendi geçimini sağlayan kimse, maddi yönden bağımsız kimse

INDEPENDENT LIBERAL PARTY : English Turkish

Bağımsız Liberal Partisi, İsrail'in siyasi partilerinden biri

INDEPENDENT OF : English Turkish

-dan bağımsız,
sız,
sı olmadan,
ya bağlı olmadan; otonom bir şekilde, özerk bir şekilde, serbestçe, kendi kendine yeten bir şekilde

INDEPENDENT STATE OF SAMOA : English Turkish

n. Bağımsız Samoa Devleti, Samoa, güney Pasifik Okyanusu'nda adalar grubu

INDEPENDENT VARIABLE : English Turkish

ağımsız değişken, önceden tanımlanmış olan ve bağımlı değişkenlerin değerini belirleyen değişken veya faktör

INDEPENDENT VOTER : English Turkish

ağımsız seçmen, herhangi bir partiye ait olmadan oy kullanan kimse

INDEPENDENTLY : English Turkish

adv. bağımsız bir şekilde, özgür bir şekilde, serbestçe, başka bir kimseye veya şeye bağlı olmadan

INDESCRIBABILITY : English Turkish

n. tanımlanamazlık, tanımlanabilir olmama durumu, tanımlanamama durumu, tarif edilemezlik, anlatılamazlık

INDESCRIBABLE : English Turkish

adj. tanımlanamaz, tarifsiz, anlatılamaz, belirsiz

INDESCRIBABLE HORROR : English Turkish

tanımlanamaz korku, açıklanamayan korku, tarif edilemeyen korku, kelimelerle anlatılamayan korkunç durum

INDESCRIBABLY : English Turkish

adv. tanımlanamaz bir şekilde, açıklanamaz bir şekilde, tarif edilemez bir şekilde, kelimelerle anlatılamaz bir şekilde