Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INDIAN PAPER : English Turkish

n. pelür, incecik sağlam kâğıt

INDIAN REMOVAL ACT : English Turkish

kızılderili Zorunlu İskan Yasası, Kızılderililerin the Mississippi nehrinin batısındaki topraklara yerleştirmesi için 1830'da imzalanan kanun (ABD tarihi)

INDIAN RESERVATION : English Turkish

n. kızılderililere ayrılmış bölge

INDIAN RESTAURANT : English Turkish

Hint restoranı, geleneksel olarak Hindistan'da sunulan yemekler uzamanı lokanta

INDIAN SARI : English Turkish

Hindistan2a ait Sari, Hindistan kadınlarının geleneksel kıyafeti

INDIAN STRAWBERRY : English Turkish

n. Hint çileği, sarı çiçekleri ve çileğe benzeyen yenmez meyvesi olan gül familyasına ait olan bitki (Hindistan'a özgü)

INDIAN SUMMER : English Turkish

pastırma yazı, yaz sonundaki sıcak günler

INDIAN TRIBESMAN : English Turkish

Kızılderili kabile üyesi, Kızılderili kabile üyesi

INDIANA : English Turkish

n. Indiana, orta Amerika Birleşik Devletleri'nde eyalet

INDIANA JONES : English Turkish

Indiana Jones, "Kutsal Hazine Avcıları" filmlerinin kahramanı (Harrison Ford tarafından oynanan)

INDIANA PACERS : English Turkish

Indiana Pacers, Indiana NBA basketbol takımı

INDIANA STATE UNIVERSITY : English Turkish

Indiana State Üniversitesi, Terre Haute'de bulunan büyük devlet üniversitesi (Indiana, ABD)

INDIANAN : English Turkish

n. Indianalı, Indiana yerlisi ya da sakini (ABD)

INDIANAN : English Turkish

adj. Indiana'ya özgü, Indiana'ya ait (ABD)

INDIANAPOLIS : English Turkish

n. Indianapolis, Indiana2nın başkenti (ABD)

INDIANIAN : English Turkish

n. Indianalı, Indiana vatandaşı (ABD)

INDIANIAN : English Turkish

adj. Indiana'ya özgü, Indiana'ya ait ya da ilgili olan (ABD)

INDIC : English Turkish

adj. Hint dil grubuna ait

INDICA : English Turkish

n. sıcak iklimlerde rastlanan bir esrar sınıfı

INDICAN : English Turkish

n. indikan, terde ve idrarda bulunan potasyum tuzu (Biyokimya); bitkilerde bulunan ve doğal bir çivit boyası kaynağı olan glükozit

INDICANT : English Turkish

n. gösteren şey, gösterici şey, gösterge, işaret, belirti, belirteç

INDICANT : English Turkish

adj. gösteren, gösterici, işaret eden, belirten, ortaya döken

INDICATE : English Turkish

v. göstermek, belirtmek, işaret etmek, bildirmek, çıtlatmak, gerektirmek

INDICATE ASSENT : English Turkish

katılma göstermek, onaylama göstermek

INDICATE THE ROAD : English Turkish

yolu göstermek, yolu işaret etmek, hangi yola gidileceğini göstermek