English Turkish
INDICATED : English Turkish
adj. gösterilen, gösterilmiş, işaret edilmiş; ifade edilmiş, ifade edilen; ima edilmiş, ima edilen, anlatılmak istene; hissettirilen, sezdirilen; belirli, kısıtlı, sınırlı; kategorize edilmiş, sınıflandırılmış; tayin edilmiş, atanmış, belirlenmiş
INDICATION : English Turkish
n. gösterme, belirtme, belirti, işaret, bulgu, ölçüm, çıtlatma
INDICATION LIGHTS DIFFRACTION : English Turkish
işaret ışıkları kırınımı, bir alanı işaretlemek için kullanılan ışıklar
INDICATIVE : English Turkish
adj. belirten, gösteren, bildiren
INDICATIVE : English Turkish
n. haber kipi, bildirme kipi
INDICATIVE MODE : English Turkish
ildirim kipi, bildirme kipi (Gramer)
INDICATIVELY : English Turkish
adv. bildirerek, belirterek, göstererek
INDICATOR : English Turkish
n. gösterge, belirteç, bildirici, göstergeç, işaret, indeks sayı, indikatör
INDICATOR BULB : English Turkish
işaret ampulü, gösterge ampulü, belli bir mekanik faaliyeti gösteren ışık
INDICATOR LAMP : English Turkish
işaret lambası, gösterge ışığı, spesifik bir şeyi gösteren lamba
INDICATOR PANEL : English Turkish
işaret paneli, gösterge paneli, bir makine üzerinde bulunan ve o makinedeki değişimleri gösteren panel
INDICATORY : English Turkish
adj. gösteren, gösterici, işaret eden, işaret edici, belirteni, belirtici; ifade eden, açıklayan
INDICIA : English Turkish
n. işaretler, belirtileri, semboller (Latince)
INDICIUM : English Turkish
n. pul yerine basılan damga
INDICT : English Turkish
v. suçlamak, dava açmak
INDICTABLE : English Turkish
adj. suçlanabilir
INDICTABLY : English Turkish
adv. suçlanabilir bir şekilde, suç itham edilebilir bir şekilde (Hukuk)
INDICTED : English Turkish
adj. bir mahkemede suçlanmış veya mahkûm edilmiş (Hukuk)
INDICTEE : English Turkish
n. suçlanan kimse, resmî bir şekilde suçlanan kimse, resmen itham edilen kimse, suç işlediği iddia edilen kimse (Hukuk)
INDICTER : English Turkish
n. suçlayan kimse, resmî bir şekilde suçlayan kimse, resmen itham eden kimse, başka bir kimseyi suç işlemekle itham eden kimse (Hukuk)
INDICTMENT : English Turkish
n. suçlama, itham, iddianame, dava açma
INDICTOR : English Turkish
n. suçlayan kimse, resmî bir şekilde suçlayan kimse, resmen itham eden kimse, başka bir kimseyi suç işlemekle itham eden kimse (Hukuk)
INDIE : English Turkish
n. bağımsız film, büyük bir ticari film stüdyosu tarafından üretilmemiş olan film; bağımsız kayıt etiketi, büyük bir şirketin olmayan kayıt şirketi (Argo)
INDIES : English Turkish
n. Indies, Doğu Hint Adaları; Batı Hint Adaları
INDIFFERENCE : English Turkish
n. ilgilenmeme, ilgisizlik, aldırmazlık, kayıtsızlık, umursamazlık, umursamama, hissizlik, duygusuzluk, tarafsızlık, önemsizlik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani