English Turkish
INDIGO PLANT : English Turkish
n. çivitotu
INDIGO SNAKE : English Turkish
n. indigo yılan, bulduğu küçük hayvanlarla beslenen indigo renkli ve Birleşik Devletler ile Güney Amerika'ya özgü büyük ve zehirsiz bir yılan
INDIGOTIC : English Turkish
adj. çivit
INDIO : English Turkish
n. Indio, İspanya ya da Portekiz tarafından yönetilen eski kolonilerde yaşamış olan Amerika ya da doğu Asya yerli halkı üyesi
INDIO : English Turkish
n. Indio, Kaliforniya'da kasaba (ABD)
INDIRA : English Turkish
n. Indira, kadın ismi (Hintçe); (
1984) Hindistan başbakanı (
1977,
1984), Jawaharlal Nehru'nun kızı
INDIRA GANDHI : English Turkish
Indira Gandhi, (
1984) Hindistan başbakanı (
1977,
1984), Jawaharlal Nehru'nun kızı
INDIRA NEHRU GANDHI : English Turkish
n. Indira Nehru Gandhi, (
1984) Hindistan başbakanı (
1977,
1984), Jawaharlal Nehru'nun kızı
INDIRECT : English Turkish
adj. imalı, dolambaçlı, kinayeli, endirekt, aldatıcı, doğru olmayan, dolaylı
INDIRECT ADDRESSING : English Turkish
dolaylı hitap, doğrudan olmayan hitap, dolambaçlı bir şekilde yapılan hitap, son varışa giden güzergâh üzerinde ara varışlar kullanılarak yapılan gönderim
INDIRECT ADVERTISING : English Turkish
dolaylı reklam, doğrudan olmayan reklam, dolambaçlı tanıtım, gelişigüzel bir şekilde (bir film televizyon programı vs'nin) arka planda gösterilerek yapılan ürün reklamı
INDIRECT APPROACH : English Turkish
dolaylı yaklaşım, dolambaçlı metot
INDIRECT CONTROL : English Turkish
dolaylı kontrol, aracı kanallarla yapılan kontrol, doğrudan tatbik edilmeden gerçekleşen kontrol
INDIRECT COST : English Turkish
dolaylı maliyet, dolaylı harcama, belirli bir hesaba doğrudan bağlı olmayan harcama
INDIRECT DAMAGE : English Turkish
dolaylı zarar, ikincil zarar, doğrudan olmayan zarar
INDIRECT FIRE : English Turkish
dolaylı ateş, dolaylı silah atışı, silahın nişan alınarak ateşlendiği hedeften başka bir hedef vuran atış
INDIRECT HIT : English Turkish
ıska, hedeflendiği gibi gerçekleşmeyen vuruş, tam istenilen şekilde vurmayan atış
INDIRECT INFLUENCE : English Turkish
dolaylı etki, dolaylı tesir, başka bir etken tarafından neden olunan etki, başkasının doğurduğu etki
INDIRECT LAYING : English Turkish
görmeyerek nişan, görmeden alınan nişan, ateşli bir silahı hedefle görüş kontak hattı olmadan bir objeye ateşleme
INDIRECT LIABILITY : English Turkish
dolaylı sorumluluk, başka bir kimsenin faaliyetlerinden dolayı meydana çıkan sorumluluk
INDIRECT LIGHTING : English Turkish
dolaylı ışıklandırma, parıltıyı azaltmak amacıyla çevrilen yapay ışıklandırma
INDIRECT MEANS : English Turkish
n. dolambaçlı yol
INDIRECT OBJECT : English Turkish
dolaylı nesne, dolaylı tümleç
INDIRECT SPEECH : English Turkish
dolaylı anlatım, dolaylı söz
INDIRECT TAX : English Turkish
dolaylı vergi, ödeyen kimseden doğrudan toplanmayan vergi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani