Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INDIVISIBLY : English Turkish

adv. bölünemez bir şekilde, ayrılamaz bir şekilde, parçalanamaz bir şekilde

INDO : English Turkish

n. Hint

INDO CHINA : English Turkish

n. hindiçini

INDO CHINESE : English Turkish

adj. hindiçinili

INDO EUROPEAN : English Turkish

İndo avrupalı, hint avrupa dil grubundan

INDO GERMANIC : English Turkish

İndo german

INDO-AFRICAN : English Turkish

Hint-Afrika, Hindistan ve Afrika'ya ait

INDO-ARYAN : English Turkish

İndo-aryan, Hindistan ve Pakistan’ın Hint-Avrupa dilleri; Hindistan'ın Arya konuşması ve özellikleri taşıyan halklarından biri; İran ve Hindistan'ın ilk Avrupalı istilâcılarından biri

INDO-CHINESE : English Turkish

n. ÇinHintli, Sino-Tibet; Çinhindi yerlileri veya sakinleri

INDO-CHINESE : English Turkish

adj. Çinhindi'ye özgü, Çinhindi'ye ait ya da özgü olan

INDO-CHINESE LANGUAGES : English Turkish

Çinhindi dilleri, Çinhindi'ye ait diller (güneydoğu Asya'da bir yarımada)

INDO-EUROPEAN : English Turkish

adj. Hint-Avrupa, Hindistan ve Avrupa'ya ait

INDO-EUROPEAN LANGUAGES : English Turkish

n. Hint-Avrupa dilleri, Avrupa'nın büyük bölümünde, güneybatı ve güney Asya'da konululan dilleri kapsayan diller ailesi (ayrıca 1500 yılından beri dünyada Avrupalılar tarafından sömürgeleştirimiş olan yerlerde, Pers ülkesinde de, Hindistan alt kıtası ve Asya'nın diğer bölgelerinde konuşulan diller)

INDO-GERMANIC : English Turkish

İndo-Germanik, Hint-Avrupa, Hint-Avrupa dillerine ait ya da ilgili olan

INDOCHINA : English Turkish

n. Çinhindi, güneydoğu Asya'da bir yarımada (Burma, Laos, Tayland, Kamboçya, Vietnam ve Malezya'dan oluşan)

INDOCHINESE : English Turkish

adj. Çinhindi'ye özgü, Çinhindi ya da Çinhindi vatandaşlarına ait (güneydoğu Asya'da bir yarımada)

INDOCILE : English Turkish

adj. inatçı, idaresi zor

INDOCILITY : English Turkish

n. inatçılık, idaresi zor olma

INDOCTRINATE : English Turkish

v. aşılamak, öğretmek, telkin etmek, beynini yıkamak, doktrinleştirmek

INDOCTRINATION : English Turkish

n. beyin yıkama, öğretme, zorla kabul ettirme, doktrinleştirme

INDOCTRINATOR : English Turkish

n. doktrinci, öğretmen, beyi yıkayıcı

INDOLE : English Turkish

n. indol, bağırsakların bazı tür bakteriler tarafından çürütülmesi ile oluşan triptofan yan ürünü (Biyokimya); eczacılık ve parfümeride kullanılan kötü kokulu bir kanserojen bileşim (Kimya)

INDOLEACETIC ACID : English Turkish

indolasetik asit, gelişimi kolaylaştıran doğal bitki hormonu

INDOLEBUTYRIC ACID : English Turkish

indolebutirik asit, doğal bir bitki hormonu olan beyaz şeffaf asit

INDOLENCE : English Turkish

n. tembellik, uyuşukluk, üşengeçlik, ağrısız olma