Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INSTITUTIONALISE : English Turkish

v. (Britanya İngilizcesi) kurumsallaştırmak, kurumsallaşmak, bir şeyi bir kuruma dönüştürmek (gelenek kanun hukuk davranış biçimi vs gibi); kuruma yerleştirmek, bir kimseyi bir kuruma yerleştirmek, bir kimseyi bir kuruma sokmak (institutionalize olarak da yazılır)

INSTITUTIONALISED : English Turkish

adj. (Britanya İngilizcesi) kurumsallaştırılmış, kurumsallaşmış (gelenek kanun hukuk davranış biçimi vs gibi); kuruma yerleştirilmiş, kurum olarak görülen

INSTITUTIONALISM : English Turkish

n. kurumsallık, kurumlar sistemi; bir kurumlar sistemine bağlılık; suçluların veya özürlülerin gözetim altında tutulması için kamu kurumlarının kullanılması uygulaması

INSTITUTIONALIST : English Turkish

n. kurumsalcı, kurumsalcılıktan yana olan kimse, kurumsalcılık taraftarı, kurumsallık destekçisi

INSTITUTIONALIZATION : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) kurumsallaştırma, kurumsallaşma, bir şeyi bir kuruma dönüştürme (gelenek kanun hukuk davranış biçimi vs gibi); kuruma yerleştirme, bir kimseyi bir kuruma yerleştirme, bir kimseyi bir kuruma sokma (institutionalisation olarak da yazılır)

INSTITUTIONALIZATION OF PROSTITUTION : English Turkish

n. fuhşun kurumsallaşması, fuhşun kurumsallaştırılması, fuhşun yasallaşması, fuhşun yasallaştırılması, müşterili seks yapmanın yasallaştırılması

INSTITUTIONALIZE : English Turkish

v. kurumlaştırmak, kuruma yerleştirmek, huzurevine koymak, adet haline getirmek, gelenekselleştirmek

INSTITUTIONALIZED : English Turkish

adj. kurumlaşmış

INSTITUTIONALLY : English Turkish

adv. kurumsal olarak, kurumsal bir şekilde

INSTITUTIONS OF LEARNING : English Turkish

eğitim enstitüleri, eğitim kurumları, öğrencilerin eğitim gördüğü yerler, öğrenim yerleri

INSTITUTOR : English Turkish

n. kurucu, kuran kimse, tesis eden kimse; bir cemaat veya kiliseye papaz atayan kimse (Amerikan Piskoposluk Kilisesi)

INSTR. : English Turkish

n. "instrument (alet)", alet, tool, alet-edevat, donanım; aygıt, cihaz; müzik aleti

INSTRUCT : English Turkish

v. öğretmek, bilgilendirmek, görevlendirmek, okutmak, emir vermek, talimat vermek

INSTRUCTIBLE : English Turkish

adj. eğitilebilir, direktif verilebilir, öğretilebilir

INSTRUCTION : English Turkish

n. eğitim, eğretim, öğrenim, açıklama, talimat, yönerge, direktif

INSTRUCTION ADDRESS : English Turkish

komut adresi, komut hedefi

INSTRUCTION CODE : English Turkish

komut kodu, işlem kodu, direktif kodu, bir programı oluşturan komutlar toplamı (Bilgisayar)

INSTRUCTION CYCLE : English Turkish

komut çevrimi, CPU'nun (ana işlemcinin) bir komutu yerine getirip bir sonraki için hazırlanması gereken zaman

INSTRUCTION FORMAT : English Turkish

komut formatı, komut biçimi, içinde bir bilgisayar komutu yazılı olan format (işlenen sayısı işlenen komutları vs gibi)

INSTRUCTION MANUAL : English Turkish

kullanım kitapçığı, talimat kitapçığı, belli eylemlerin gerçekleştirilmesi için direktifler içeren el kitabı

INSTRUCTION REGISTER : English Turkish

komut yazmacı, bilgisayar hafızasının komut kodu içeren birimi

INSTRUCTION SET : English Turkish

komut seti, komut takımı, komut kümesi, CPU'nun (ana işlemcinin) yerine getirebildiği komutlar

INSTRUCTIONAL : English Turkish

adj. eğitici, öğretici, eğitim

INSTRUCTIONAL MATERIAL : English Turkish

eğitim malzemesi, öğrenim malzemesi, belli bir alanda eğitim sağlayan kitapçıklar veya videolar

INSTRUCTIONALLY : English Turkish

adv. eğitici bir şekilde, öğretici bir şekilde, bilgi veren bir şekilde, bilgilendirici bir şekilde