English Turkish
INVALUABLENESS : English Turkish
n. paha biçilmez olma, çok değerli olma, parayla ölçülemez olma, değeri saptanamaz olma durumu
INVALUABLY : English Turkish
adv. paha biçilemez bir şekilde, parayla ölçülemez bir şekilde, değeri saptanamaz bir biçimde
INVAR : English Turkish
n. az şişen nikelli çelik, nikelli çelik
INVARIABILITY : English Turkish
n. değişmezlik, sabitlik, süreklilik
INVARIABLE : English Turkish
adj. değişmez, değiştirilemez, sabit, daimi, devamlı, sürekli
INVARIABLE : English Turkish
n. sabit terim
INVARIABLY : English Turkish
adv. değişmeden, devamlı, sürekli olarak, her zaman
INVARIANT : English Turkish
n. değişmez, sabit, değişmeyen miktar (Matematik)
INVARIANT : English Turkish
adj. değişmez, sabit, hiçbir zaman değişmeyen
INVASION : English Turkish
n. istila, saldırı, akın, tecâvüz, ihlal, nöbet, kriz
INVASION OF PRIVACY : English Turkish
mahremiyet ihlali, birinin özel mekanına izinsiz girme, özel hayata darbe indirme
INVASIVE : English Turkish
adj. saldıran, akın eden, bozan, çiğneyen, yayılan
INVASIVE CANCER : English Turkish
n. invaziv kanser, (Onkoloji) infiltratif kanser, bir doku veya bölge tabakasında başlayan ve gelişen ve etrafını çevreleyen sağlıklı dokulara yayılan kanser
INVASIVE TREATMENT : English Turkish
invaziv tedavi, vücudun ameliyatla açılmasını içeren tedavi (çıkarmak, yerleştirmek, vs. için)
INVASIVELY : English Turkish
adv. izinsiz bir şekilde, zorla girerek, saldırarak, yarıda keserek
INVASIVENESS : English Turkish
n. yayılabilir olma, müdahalecilik, sırnaşıklık
INVECTIVE : English Turkish
n. sövüp sayma, hakaret, küfür
INVECTIVES : English Turkish
n. küfür, sövgü
INVEIGH : English Turkish
v. paylamak, azarlamak, çıkışmak
INVEIGLE : English Turkish
v. kandırmak, ayartmak, baştan çıkarmak
INVEIGLEMENT : English Turkish
n. kandırma, aldatma, baştan çıkarma
INVEIGLER : English Turkish
n. ayartan kimse, baştan çıkara kimse, kandıran kimse, ayartıcı kimse
INVENT : English Turkish
v. icat etmek, bulmak, atmak, uydurmak
INVENTABLE : English Turkish
adj. icat edilebilir, uydurulabilir, ilk defa yaratılabilir; hayal gücü ile yaratılabilir
INVENTED : English Turkish
adj. uyduruk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani