Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INTUIT : English Turkish

n. Intuit, finansal yönetim ve vergi raporları hazırlamak için kapsamlı programlar üreten Amerikan şirketi

INTUIT : English Turkish

v. içine doğmak, sezmek

INTUITION : English Turkish

n. sezgi, sezi, önsezi

INTUITIVE : English Turkish

adj. sezgisel, sezgileri güçlü

INTUITIVELY : English Turkish

adv. sezgisel olarak, sezgisel bir şekilde; içgüdüsel olarak

INTUITIVENESS : English Turkish

n. sezgi yoluyla anlama, direkt olarak anlama kabiliyeti, hemen kavrama durumu

INTUMESCE : English Turkish

v. kabarmak, şişmek, genişlemek; fokurdamak

INTUMESCENCE : English Turkish

n. şişme, kabarma, şişlik, şişkinlik

INTUMESCENT : English Turkish

adj. şişen, kabaran

INTUSSUSCEPT : English Turkish

v. başka bir parçanın içine yerleştirmek, içine almak, sarmak (Biyoloji)

INTUSSUSCEPTION : English Turkish

n. emilim, içine çekme, emilme; yeni maddeyi eskiler arasına yerleştirme (Botanik); bir parçanın başka bir parça içine kayması (Tıp); yabancı maddeyi içine alma (Fizyoloji)

INU : English Turkish

n. Inu, (Japonca) "köpek", Çin burcu

INUIT : English Turkish

n. Inuit, Kuzey Amerika'nın Arktik bölgelerinde ve Grönland’da yaşayan halkın üyesi (Algonquian dilinde Eskimo olarak adlandırılan)

INUIT : English Turkish

n. Inuit, Kuzey Amerika'nın Arktik bölgelerinde ve Grönland’da yaşayan halkın üyesi (Algonquian dilinde Eskimo olarak adlandırılan); Inuitler tarafından kullanılan birkaç lehçeden biri

INUKTITUT : English Turkish

n. Inuktitut, Kanada'da konuşulan Inuit dili

INULASE : English Turkish

n. inülaz, inulini früktoza dönüştüren enzim

INULIN : English Turkish

n. inulin, oksijen ve su ile birleştirildiği zaman şeker früktoza dönüşen belirli bitki köklerinden (yıldızçiçeği gibi) elde edilen nişastalı karbonhidrat (tıpta böbrek fonksiyonlarını test etmek ve değerlendirmek için kullanılan)

INUNCTION : English Turkish

n. onksiyon, kutsal yağ sürme, yağlama; merhem

INUNDATE : English Turkish

v. su basmak, sel basmak, boğmak

INUNDATED : English Turkish

adj. boğulmuş, sel basmış, taşacak kadar dolmuş

INUNDATION : English Turkish

n. su baskını, sel, boğma

INURBANE : English Turkish

adj. terbiyesiz, nezaketsiz, kaba; medeni olmayan

INURBANITY : English Turkish

n. incelik eksikliği, kibarlık eksikliği, nezaketsizlik, medeniyetsizlik, kabalık

INURE : English Turkish

v. alıştırmak, yürürlüğe girmek

INUREMENT : English Turkish

n. uyum sağlama, güçlendirme, ortama alıştırma, alışma; kullanıma geçme, geçerli olma