English Turkish
INTRODUCE : English Turkish
v. sunmak, takdim etmek, tanıtmak, tanıştırmak, ortaya koymak, içeri sokmak, başlamak, getirmek, göstermek, öğretmek
INTRODUCE A METHOD : English Turkish
ir yöntem tanıtmak, bir yöntemi kullanıma sunmak
INTRODUCE A PERSON : English Turkish
ir kişiyi tanıtmak, bir kişiyi başka birine tanıtmak
INTRODUCE CHANGES : English Turkish
değişiklikler sunmak, değişiklikler başlatmak, değişimler yapmak
INTRODUCE ONESELF : English Turkish
kendini tanıtmak
INTRODUCED HIM TO : English Turkish
onunla –ile tanıştırdı, onu – hakkında bilgilendirdi, onu –e tanıttı, onu –e takdim etti
INTRODUCED NEW PROCEDURES : English Turkish
yeni prosedürler sundu, yeni prosedür kullanıma sundu
INTRODUCER : English Turkish
n. tanıştıran kimse, takdim eden kimse; başlatan kimse, tesis eden kimse; insanlara bilgi veren kimse; spiker, sunucu
INTRODUCIBLE : English Turkish
adj. tanıtılabilir, takdim edilebilir, yerleştirilebilir, sunulabilir
INTRODUCING : English Turkish
n. tanıtım
INTRODUCTION : English Turkish
n. başlangıç, tanıtım, tanıtma, önsöz, giriş, getirme, tanıştırma, takdim
INTRODUCTIVE : English Turkish
adj. tanıtıcı, hazırlayıcı, giriş niteliğinde olan, başlangıç niteliğinde olan, başlatan
INTRODUCTORILY : English Turkish
adv. tanıtıcı bir şekilde, hazırlayıcı bir şekilde, ilk olarak, başlangıçta
INTRODUCTORY : English Turkish
adj. giriş niteliğinde olan, tanıtıcı
INTRODUCTORY COURSE : English Turkish
giriş dersi, temel ders, ön hazırlık dersleri
INTRODUCTORY OFFER : English Turkish
ir ürünün satışını teşvik eden teklif, insanların bir ürünü kullanmalarını teşvik etmeye yönelik olan teklif
INTROGRESSION : English Turkish
n. (Genetik) melezleme aracılığıyla farklı sistemlerden genler birleştirme işlemi
INTROIT : English Turkish
n. ilahi, aşai rabbani ayninin açılış bölümü (Katoliklik); bazı kiliselerde söylenen giriş ilahisi (özellikle Anglikan kilisesinde)
INTROITAL : English Turkish
adj. ilahiyle ilgili, aşai rabbani ayninin açılış bölümü ile ilgili (Katoliklik); bazı kiliselerde söylenen giriş ilahisi ile ilgili (özellikle Anglikan kilisesinde)
INTROJECT : English Turkish
v. içe yansıtmak, farkından olmadan bir kimsenin kişiliğine tavırlar veya fikirler katmak (Psikanaliz)
INTROJECTION : English Turkish
n. içe yansıtma, farkından olmadan bir kimsenin kişiliğine tavırlar veya fikirler katma (Psikanaliz)
INTROMISSION : English Turkish
n. kabul etme, içeri alma, içine sokma, araya sokma
INTROMIT : English Turkish
v. göndermek, yerleştirmek, yollamak, eklemek; kabul etmek
INTROMITTENT : English Turkish
adj. intromitent, içeri koyma görevi olan, araya sokma görevi olan, ekleyen; kabul eden
INTROMITTER : English Turkish
n. içeri koyan kimse, ekleyen kimse, araya sokan kimse
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani