Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INTRAORBITAL : English Turkish

adj. intraorbital, göz çükürü içinde bulunan veya göz çukuru içinde gerçekleşen

INTRAPARIETAL : English Turkish

adj. intraparyetal, kapanmış, gizli, duvarlar içinde bulunan; organ duvarları içinde bulunan (Anatomi); beynin parteyal bölgesinde bulunan (Anatomi)

INTRAPARTUM : English Turkish

adj. intrapartum, doğum sırasında meydana gelen (Tıp)

INTRAPELVIC : English Turkish

adj. pelvis içi, pelvis içinde bulunan (Anatomi)

INTRAPERITONEAL : English Turkish

adj. intraperitoneal, periton içinde olan; iç karın zarına uygulanan (Tıp)

INTRAPRENEURSHIP : English Turkish

n. girişimcilik, var olan bir şirket veya örgüt içerisinde yeniliği ve girişimciliği teşvik etme

INTRAPSYCHIC : English Turkish

adj. intrapsişik, ruh içinde meydana gelen, zihin içinde var olan

INTRAPSYCHICAL : English Turkish

adj. intrapsişik, ruh içinde meydana gelen, zihin içinde var olan

INTRAPULMONARY : English Turkish

adj. intrapulmoner, akciğer içinde bulunan, akciğer içinde meydana gelen (Anatomi)

INTRASPINAL : English Turkish

adj. intraspinal, omurga veya omurilik içinde bulunan (Anatomi)

INTRASTATE : English Turkish

adj. eyalet içinde

INTRAUTERINE : English Turkish

adj. intrauterin, rahim içinde bulunan, rahim içinde meydana gelen

INTRAUTERINE DEVICE : English Turkish

ahim içi araç, gebe kalmayı önlemek için rahim içine yerleştirilen araç, IUD

INTRAVASATION : English Turkish

n. intravazasyon, kan damarı içine yabancı cisim girmesi (Tıp)

INTRAVASCULAR : English Turkish

adj. intravasküler, kan damarları içinde bulunan, kan damarları içinde meydana gelen (Tıp)

INTRAVASCULARLY : English Turkish

adv. intravasküler bir şekilde, kan damarları içinde (Tıp)

INTRAVENOUS : English Turkish

adj. damar içi

INTRAVENOUS MEDICATION : English Turkish

damar içi ilaç, damara enjekte edilen ilaç

INTRAVENOUSLY : English Turkish

adv. intravenöz, damardan, damar içinden, damar içine

INTRAVENTRICULAR : English Turkish

adj. karıncık içinde bulunan, beyin veya kalp boşluğu içinde bulunan

INTRAVITAL : English Turkish

adj. yaşam sırasında olan, canlı olan bir şey üzerinde uygulanan, canlı olan bir şey içinde gerçekleşen (Biyoloji)

INTRAVITAM : English Turkish

adj. (Biyoloji) hayatta olagelen, canlı olan bir şey üzerinde uygulanan, canlı olan bir şey içinde gerçekleşen (Latince)

INTREAT : English Turkish

v. yalvarmak, rica etmek, dilemek, yakarmak, istemek

INTRENCH : English Turkish

v. siper kazmak, siperlerle kuşatmak, sağlama almak

INTRENCHED : English Turkish

adj. sağlamlaştırılmış, siperlerle takviye edilmiş, hendeklerle çevrili; sıkıca yerleştirilmiş (ayrıca entrenched)