English Turkish
ISLE OF MAN : English Turkish
man Adası, İngiltere ve İrlanda arasında bulunan bir ada
ISLE OF WIGHT : English Turkish
Wight Adası, Portsmouth şehrinin güneyinde Manş Denizi'nde bir ada
ISLET : English Turkish
n. adacık
ISLETS OF LANGERHANS : English Turkish
Langerhans adacıkları, pankreasta bulunan insülin salgılayan hücreler grubu
ISM : English Turkish
n. doktrin, öğreti, meslek
ISMA'ILI : English Turkish
n. İsmaili, İsmail'i Ali'nin yerine geçen yedinci vahiy olarak gören ve gizli felsefeyi savunan Şii İslam'ın İsmaililik üyesi
ISMA'ILIYA : English Turkish
n. İsmaililik, İsmail'i Ali'nin yerine geçen yedinci vahiy olarak gören ve gizli felsefeyi savunan Şii İslam'ın bir kolu
ISMAIL HANIYA : English Turkish
n. Ismail Haniya, Ismail Haniyeh (1962 doğumlu), Filistin Yönetimi'nin beşinci başbakanı ve Hamas'ın üst siyasi lideri
ISMAIL HANIYEH : English Turkish
n. Ismail Haniyeh, Ismail Haniya (1962 doğumlu), Filistin Yönetimi'nin beşinci başbakanı ve Hamas'ın üst siyasi lideri
ISMAILI : English Turkish
n. İsmaili, İsmail'i Ali'nin yerine geçen yedinci vahiy olarak gören ve gizli felsefeyi savunan Şii İslam'ın İsmaililik kolu üyesi
ISMAILIYA : English Turkish
n. İsmaililik, İsmail'i Ali'nin yerine geçen yedinci vahiy olarak gören ve gizli felsefeyi savunan Şii İslam'ın bir kolu
ISN'T : English Turkish
v. değil, yok, yaşamamak, bir mevki işgal etmemek, belirli bir durumda var olmamak (birinci şahıs, tekil)
ISN'T HALF AS GOOD AS : English Turkish
-nin yarısının değerinde bile değil, ,-kadar iyi değil,
ile kıyaslanamaz
ISN'T HE HANDSOME : English Turkish
yakışıklı değil mi, onun çekici olduğunu düşünmüyor musun, iyi görünümlü değil mi, muhteşem değil mi
ISN'T THERE A MISTAKE IN THE BILL : English Turkish
faturada bir hata mı var
ISO : English Turkish
Uluslararası Standartlar Örgütü, üretim ve kalite için uluslararası standartlar geliştiren örgüt
ISO : English Turkish
pref. eş, eşit, izo
ISOAGGLUTINATION : English Turkish
n. izoaglutinasyon, aynı türden başka bir bireyin kan serumu ile birleştirildiği zaman alyuvarların kümelenmesi (Tıp)
ISOAGGLUTINATIVE : English Turkish
adj. izoaglutinasyonna ilişkin, izoaglutinasyon ile ilgili, alyuvarların kümelenmeleri ile ilgili (Tıp)
ISOAGGLUTININ : English Turkish
n. izoaglutinin, alyuvarların bir araya kümelenmelerine neden olan madde
ISOAMYL : English Turkish
adj. izoamil, izoamil grubu içeren (Kimya)
ISOBAR : English Turkish
n. izobar, eşbasınç, izobar eğrisi
ISOBARIC : English Turkish
adj. izobarik, izobar veya izobarlarla ilgili, hava haritası veya çizelgesi üzerinde eşit barometre basıncı bölgelerini birleştiren çizgi ile ilgili (Meteoroloji)
ISOBATH : English Turkish
n. eşderinlik
ISOBUTYL PROPIONATE : English Turkish
oya ve lake olarak kullanılan kimyasal bileşik
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani