Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OUTSTAY : English Turkish

v. fazla kalmak, geçirmek (tatil vb.), gereğinden fazla kalmak

OUTSTAY ONE'S LEAVE : English Turkish

v. iznini geçirmek

OUTSTAY ONE'S WELCOME : English Turkish

çok uzun kalarak kendini kovdurmak, misafirliğin tadını kaçırmak

OUTSTRETCH : English Turkish

v. uzatmak, uzanmak, yayılmak, sereserpe uzanmak

OUTSTRETCHED : English Turkish

adj. uzanmış, uzatılmış

OUTSTRIP : English Turkish

v. daha ileri gitmek, geçmek, geride bırakmak

OUTSWIM : English Turkish

v. yüzme konusunda daha iyi olmak,
den daha iyi yüzmek;
den daha hızlı yüzmek

OUTTA : English Turkish

dışında, uzakta; bitmiş, tükenmiş

OUTTAKE : English Turkish

n. hava geçidi, hava veya başka maddeyi dışa taşıyan geçit; kaydın son versiyonda kullanılmayan kısmı (Müzik, Film, Televizyon)

OUTTALK : English Turkish

v. yerinde konuşmak, bastırmak, susturmak

OUTTHINK : English Turkish

v.
den fazla düşünmek,
den daha uzun düşünmek; zekâsı ile alt etmek; birinden daha zeki olmak

OUTTURN : English Turkish

n. verim, üretim, mahsul

OUTTURN SAMPLE : English Turkish

n. mamul örneği

OUTVIE : English Turkish

v. üstün gelmek, geçmek, yarışta öne geçmek; rekabette üstün olmak

OUTVOTE : English Turkish

v. daha fazla oy almak, oy üstünlüğü sağlamak

OUTVOTER : English Turkish

n. dışarıdan gelip oy kullanan kimse

OUTWALK : English Turkish

v. yürüyüşte iyi olmak,
den daha fazla yürümek; yürürken geride bırakmak

OUTWARD : English Turkish

adj. dış, dışa doğru olan, dışarıya giden, görünen

OUTWARD : English Turkish

adv. dışa doğru, dışarıya, görünüşte

OUTWARD APPEARANCE : English Turkish

dış görünüş, gözün görebileceği şey, dışyüz

OUTWARDLY : English Turkish

adv. dışa doğru, dıştan, görünüşte

OUTWARDS : English Turkish

adv. dışa doğru, dışarıya, görünüşte

OUTWEAR : English Turkish

v. daha uzun dayanmak, eskitmek

OUTWEIGH : English Turkish

v. ağır basmak, daha ağır gelmek

OUTWIT : English Turkish

v. kurnazlıkla yenmek, zekâsı ile alt etmek, keklemek, çarpmak, atlatmak