Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OPPOSITIONIST : English Turkish

n. karşı gelen kimse, karşı çıkan kimse, muhalif, reddeden kimse, göğüs geren kimse; muhalefet üyesi

OPPRESS : English Turkish

v. sıkmak, bunaltmak, ezmek, baskı yapmak, kahretmek, sıkıştırmak, eziyet etmek

OPPRESSED : English Turkish

adj. mazlum

OPPRESSING : English Turkish

adj. baskı yapan, zorlayan, bastıran; iç karartıcı

OPPRESSION : English Turkish

n. baskı, boyunduruk, zulüm, eziyet, sıkıntı, güçlük

OPPRESSIVE : English Turkish

adj. sıkıcı, bunaltıcı, baskıcı, ezici, zalim, ağır

OPPRESSIVE HEAT : English Turkish

ahatsız edici derecede yüksek sıcaklıklar

OPPRESSIVELY : English Turkish

adv. ağır bir şekilde, külfetli bir şekilde, baskıcı bir şekilde; acımasızca, despotça

OPPRESSIVENESS : English Turkish

n. sıkıcılık, baskıcılık, zalimlik

OPPRESSOR : English Turkish

n. zalim, baskıcı kimse

OPPROBRIOUS : English Turkish

adj. hakaret dolu, utanç verici, aşağılayıcı, ayıp

OPPROBRIOUSLY : English Turkish

adv. yüz kızartıcı bir şekilde, utanılacak bir şekilde, utanç verici bir şekilde; hakaret edici bir şekilde, aşağılayıcı bir şekilde; uygunsuz bir şekilde, edepsizce

OPPROBRIUM : English Turkish

n. hakaret, aşağılama, utanç, rezalet

OPPUGN : English Turkish

v. yalanlamak, karşı koymak, eleştiriyle karşılık vermek

OPPUGNANCY : English Turkish

n. karşı koyma, karşıtlık, direnme, eleştiriyle karşılık verme,
e karşı savaşma

OPPUGNER : English Turkish

n. karşı koyan kimse, karşı gelen kimse, sert bir şekilde girişen veya eleştiren kimse; karşı olan şey

OPR : English Turkish

(Bilgisayar) bir resim dosyasını veya bilgisayar çizimini her noktasının onun koordinatını temsil ettiği dijital verilerden oluşan bir ASCII dosyasına dönüştüren proğram

OPRAH : English Turkish

n. Oprah Winfrey tarafından yayınlanan ve sunulan popüler Amerikan talk şovu

OPRAH WINFREY : English Turkish

(1954 doğumlu) popüler Amerikan talk şovu "Oprah Winfrey Şov" un yayıncısı ve sunucusu

OPS : English Turkish

n. işlemler, fonksiyonlar; uygulamalar; manevralar, görevler

OPSIMATH : English Turkish

n. ilerlemiş yaşta okumaya veya bilgi edinmeye başlayan kimse; geç öğrenen kimse

OPSIN : English Turkish

n. retina pigmentin protein kısmını oluşturan bileşik (Biyokimya)

OPSONIC : English Turkish

adj. (Biyokimya) opsonik, opsonin ile ilgili (kanda bulunan ve bakterileri yok etmeye yardımcı olan madde)

OPSONIN : English Turkish

n. opsonin, kanda bulunan ve bakterileri yok etmeye yardımcı olan madde (Biyokimya)

OPSONISE : English Turkish

v. (Biyokimya) opsonin üretmek (kanda bulunan ve bakterileri yok etmeye yardımcı olan madde); opsonin görevi olmak; hücreleri veya bakterileri yutar hücrelere karşı daha duyarlı hale getirmek (ayrıca opsonize)