Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ORANGEWOOD : English Turkish

n. portakal ağaçlarının bulunduğu ağaçlık

ORANGUTAN : English Turkish

n. orangutan

ORANGUTANG : English Turkish

n. orangutan, kırmızımsı kahverengi tüyleri ve uzun kolları olan insana benzeyen büyük maymun (Borneo ve Sumatra’da bulunan)

ORANIT : English Turkish

n. Rosh Haayin'in (İsrail) hemen kuzeyinde bulunan bir Yahudi yerleşkesi

ORANJESTAD : English Turkish

n. Aruba'nın başkenti

ORATE : English Turkish

v. konuşma yapmak, nutuk çekmek

ORATION : English Turkish

n. konuşma, söylev, nutuk, hitabe

ORATOR : English Turkish

n. konuşmacı, hatip, güzel konuşan kimse, şikâyetçi, davacı

ORATORIAN : English Turkish

adj. (Roma Katolik Klisesi) bir hitabete ait (dini topluluklarda yaşamış laik rahip grubu)

ORATORICAL : English Turkish

adj. hatiplik, hatiplere özgü, inandırıcı ve etkileyici konuşan

ORATORICALLY : English Turkish

adv. hatipliğe ait olarak, hatipliğe özgü bir şekilde, söz bilime ait olarak, inandırıcı ve etkili bir şekilde

ORATORIO : English Turkish

n. oratoryo, kutsal müzik yapıtı

ORATORIZE : English Turkish

v. nutuk çekmek

ORATORY : English Turkish

n. hatiplik, güzel ve etkili konuşma, küçük tapınak, hitabet

ORB : English Turkish

müşteri ve sunucu arasında arayüz programı gibi hareket eden CORBA içerisindeki bileşen (Bilgisayar)

ORB : English Turkish

v. küre şeklinde yapmak, çevrelemek

ORB : English Turkish

n. küre, gökcismi, gözbebeği, göz

ORBICULAR : English Turkish

adj. küresel, küre şeklinde, küre biçiminde, dairesel, yuvarlak

ORBICULARIS : English Turkish

n. (Anatomi) orbiküler, vücut boşluğunu çevreleyen dairesel kas (örn. göz, ağız)

ORBICULARITY : English Turkish

n. dairesel biçim, sirküler biçim, yuvarlaklık

ORBICULARLY : English Turkish

adv. dairesel olarak, sirküler bir şekilde, halka şeklinde

ORBISON : English Turkish

n. bir soyadı; Roy Orbison (
1988), yumuşak bir tenör sesine sahip ABD'li şarkıcı ve söz yazarı, rock and roll'un öncüsü

ORBIT : English Turkish

n. göz çukuru, göz, yörünge, faaliyet sahası, etki alanı

ORBIT : English Turkish

v. yörüngede dönmek, yörüngeye sokmak, yörüngesine almak, yörünge izlemek, rota izlemek

ORBIT OF THE EYE : English Turkish

göz çukuru, kafatası içinde göz küresini tutan yuvarlak çukur