Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ORALE : English Turkish

n. Papa’nın robun üstüne giydiği çizgili kumaş

ORALLY : English Turkish

adv. sözlü olarak

ORANG : English Turkish

n. orangutan, kırmızımsı kahverengi tüyleri ve uzun kolları olan insana benzeyen büyük maymun (Borneo ve Sumatra’da bulunan)

ORANG OUTANG : English Turkish

n. orangutan

ORANG-OUTANG : English Turkish

orangutan, büyük maymun, insana benzeyen maymun

ORANGE : English Turkish

n. portakal, turuncu, portakal rengi

ORANGE : English Turkish

adj. turuncu, portakal

ORANGE BLOSSOM : English Turkish

portakal çiçeği

ORANGE COUNTY : English Turkish

n. güney Kaliforniya'da (ABD) bir ilçe

ORANGE CRUSH : English Turkish

n. portakal suyu, portakal aromalı alkolsüz içecek

ORANGE CRUSH : English Turkish

n. sıkma portakal suyu

ORANGE FREE STATE : English Turkish

portakal serbest eyaleti, Güney Afrika'nın ortasında bir bölge

ORANGE JUICE : English Turkish

portakal suyu

ORANGE MARMALADE : English Turkish

portakal reçeli, portakaldan yapılmış reçel

ORANGE PEEL : English Turkish

portakal kabuğu

ORANGE PEEL EFFECT : English Turkish

n. pürüzlü yüzey

ORANGE PEKOE : English Turkish

n. Hindistan ve Sri Lanka’da yetiştirilen yüksek kaliteli siyah çay

ORANGE SEASON : English Turkish

portakal mevsimi, yıl içinde portakalların büyüdükleri ve olgunlaştıkları zaman

ORANGE SODA : English Turkish

n. portakallı gazoz

ORANGE STICK : English Turkish

n. manikür kürdanı

ORANGEADE : English Turkish

n. portakal gazozu

ORANGEMAN : English Turkish

n. protestan (kuzey İrlanda)

ORANGEMEN : English Turkish

n. Syracuse Üniversitesi'nde (ABD) atletizm takımlarının adı

ORANGERY : English Turkish

n. limonluk, sera

ORANGET : English Turkish

n. Orange telekomünikasyon, dünyadaki en büyük telekom operatörlerinden birisinin markası