Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ORIENT EXPRESS : English Turkish

n. şark ekspresi, Paris'ten İstanbul'a seyahat eden bir uzun mesafe treni

ORIENT HOUSE : English Turkish

şark evi, Kudüs'te Filistin faaliyet merkezi

ORIENT ONESELF : English Turkish

uyum sağlamak, alışmak, kendi kendini değerlendirmek

ORIENT PEARL : English Turkish

n. en kaliteli inci

ORIENTAL : English Turkish

n. doğulu kimse

ORIENTAL : English Turkish

adj. doğuya özgü, doğu, parlak (inci), oryantal

ORIENTAL CARPET : English Turkish

doğu halısı, İran ya da Ortadoğu tasarımı halı, el dokuması halı

ORIENTAL COUNTRIES : English Turkish

doğu ülkeleri, Asya ülkeleri ve Avrupa'nın doğu kısmına verilen genel isim

ORIENTAL JEWS : English Turkish

doğulu Yahudiler, Kuzey Afrika ve Asya kökenli Yahudiler

ORIENTAL LAND CO., LTD. : English Turkish

n. eğlence merkezleri ve tema parkları ve ticari tesisler işleten Japon şirket (Tokyo Disneyland gibi), restorant ve monoray yöneticisi

ORIENTAL MELODY : English Turkish

doğu melodisi, Ortadoğu veya Asya’ya ait melodisi olan müzik

ORIENTAL MUSIC : English Turkish

oryantal müzik, Ortadoğu’ya ait müzik

ORIENTAL RESTAURANT : English Turkish

oryantal restoran, doğu ülkelerinde sevilen yemek türü ve ızgarada et sunan restoran

ORIENTAL RUBY : English Turkish

n. yakut

ORIENTAL RUG : English Turkish

şark halısı, Ortadoğu’da dokunan kilim (genellikle el yapımı)

ORIENTAL STUDIES : English Turkish

doğu bilimleri, Doğu Uygarlıklarını inceleme (doğu medeniyetlerine ait coğrafya, dil ve sosyoloji), Asya çalışmaları

ORIENTALIA : English Turkish

n. Doğu Asya ülkelerinde insan eliyle yapılmış esereler; Doğu ile ilgili veya orada yapılmış eser ve malzemeler

ORIENTALISE : English Turkish

v. doğuya özgün kılmak, oryantalleştirmek, doğululaştırmak; oryantal kültürünü yaymak, doğu kültürünü yaymak (ayrıca orientalize)

ORIENTALISM : English Turkish

n. doğubilimi

ORIENTALIST : English Turkish

n. doğubilimci

ORIENTALIZE : English Turkish

v. doğuya özgün kılmak, oryantalleştirmek, doğululaştırmak; oryantal kültürünü yaymak, doğu kültürünü yaymak (ayrıca orientalise)

ORIENTATE : English Turkish

v. doğuya doğru yapmak, doğrultmak, yönlendirmek, yöneltmek

ORIENTATE ONESELF : English Turkish

v. uyum sağlamak, alışmak, kendi kendini değerlendirmek

ORIENTATION : English Turkish

n. doğuya doğru inşa etme, yönlendirme, yöneltme, yön belirleme, oryantasyon, uyum sağlama

ORIENTED : English Turkish

adj. yönlü, doğrultusunda olan, amaçlı