English Turkish
ORIENTEER : English Turkish
n. yön bulma sporu yarışmacısı, bilinmeyen bir bölgede koşan ve sadece harita ile pusula kullanarak kontrol noktaları bulan kros koşucusu
ORIENTEER : English Turkish
v. yön bulma sporuna katılmak, yön bulma yarışında yer almak
ORIENTEERING : English Turkish
n. yön bulma yarışı, yarışmacıların bilinmeyen bir bölgede koşmaları ve sadece harita ile pusula kullanarak kontrol noktaları bulmaları gereken bir tür doğa sporu
ORIFICE : English Turkish
n. ağız
ORIFICIAL : English Turkish
adj. orifisyal, orifisle ilgili, açıklık ile ilgili
ORIFLAMME : English Turkish
n. sancak, bayrak, parlak şey
ORIG. : English Turkish
n. köken, kaynak, başlangıç yeri
ORIG. : English Turkish
n. orijinal, asıl nüsha; yaratıcı kimse
ORIGAMI : English Turkish
n. origami, japon kağıt katlama sanatı
ORIGAN : English Turkish
n. yabani mercanköşk, mercanköşkü
ORIGANUM : English Turkish
n. mercanköşkü, yemek yaparken baharat olarak kullanılan Origanum cinsine ait hoş kokulu bitkilerden herhangi biri; mercanköşkü otunun ait olduğu bitkiler grubu
ORIGIN : English Turkish
n. kök, kaynak, asıl, doğuş, köken, menşe, başlangıç, başlangıç noktası, nereden
ORIGINAL : English Turkish
n. orijinal, asıl, asıl nüsha, orijinal kimse, ilginç tip, özgün canlı
ORIGINAL : English Turkish
adj. orijinal, asıl, esas, ilk, gerçek, özgün, yaratıcı, el değmemiş
ORIGINAL APPROACH : English Turkish
orijinal yaklaşım, yaratıcı yaklaşım, yenilikçi ve geleneksel olmayan yaklaşım
ORIGINAL DECISION : English Turkish
asıl karar, özgün karar, asıl hüküm, özgün hüküm
ORIGINAL EQUIPMENT MANUFACTURER : English Turkish
orjinal parça üreticisi, piyasa ürünlerini ve başka şirketlerce üretilen ürünleri satın alarak birleştirip yeni bir marka ismi altında bir ürünü piyasaya süren şirket, OEM
ORIGINAL EXCUSE : English Turkish
yaratıcı bahane, daha önce hiç duyulmamış olan gülünç mazeret
ORIGINAL FAMILY : English Turkish
ilk aile, yeryüzündeki ilk aile
ORIGINAL GENIUS : English Turkish
n. yaratıcı zekâ
ORIGINAL IDEA : English Turkish
orijinal fikir, yaratıcı ve sıradışı fikir, daha önce hiç yapılmamış bir şey
ORIGINAL JURISDICTION : English Turkish
ilk yargı yetkisi, bir davaya bakan ilk mahkeme
ORIGINAL SIN : English Turkish
doğuştan olan günah, yaradılıştan olan günah işleme eğilimi, adem ve havva'dan gelen günah
ORIGINAL SOLUTION : English Turkish
orijinal çözüm, yaratıcı çözüm, yenilikçi çözüm
ORIGINAL THINKER : English Turkish
n. düşünür, filozof
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani