Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PELLAGRA : English Turkish

n. pelegra, vitamin eksikliği

PELLEGRINI : English Turkish

n. bir soyadı; General Pellegrini, Alain Pellegrini (1946 doğumlu), Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün komutanı olan Fransız tümgeneral

PELLET : English Turkish

v. topakla vurmak, saçmayla vurmak

PELLET : English Turkish

n. ufak top, top, yumak, hap, topak, saçma tanesi

PELLICLE : English Turkish

n. zar, film tabakası

PELLICULAR : English Turkish

adj. zarsı, filmsi

PELLUCID : English Turkish

adj. saydam, şeffaf, berrak, anlaşılır

PELMET : English Turkish

n. üst cam perdesi, kapı üst camı perdesi

PELOPONNESE : English Turkish

n. Peloponnesus, Yunanistan'ın güney kısmını oluşturan büyük yarımada

PELOPONNESUS : English Turkish

n. Peloponnese, Yunanistan'ın güney kısmını oluşturan büyük yarımada

PELT : English Turkish

n. post, posteki, deri (hayvan), atma, fırlatma, taşa tutma, şiddetli yağma, hız

PELT : English Turkish

v. taş atmak, taşlamak, taşa tutmak, yağdırmak, atmak, fırlatmak, dövmek, dayak atmak, bardaktan boşanırcasına yağmak, aralıksız vurmak

PELTIER EFFECT : English Turkish

Peltier etkisi, elektrik akımının iki farklı tipte iletkenin bağlantı noktasından geçmesi nedeniyle meydana gelen ısı kaybı

PELTING RAIN : English Turkish

ardaktan boşanırcasına yağan yağmur

PELTRY : English Turkish

n. postlar, hayvan derileri, kürk eşya

PELVIC : English Turkish

adj. pelvise ait, leğen

PELVIC CAVITY : English Turkish

n. alt karın boşluğu

PELVIS : English Turkish

n. pelvis, havsala, alt karın

PEM : English Turkish

n. şifreli e-posta, İnternet'te e-postaların mahremiyetini sağlayan standart (Bilgisayar)

PEMBROKE TABLE : English Turkish

katlanır masa, portatif masa

PEMICAN : English Turkish

n. kurutulmuş dövülmüş et

PEMMICAN : English Turkish

n. kurutulmuş dövülmüş et

PEN : English Turkish

n. kuğu (dişi), kafes, kodes, ağıl, kümes, tükenmez kalem, dolmakalem, hapishane, kalem, mürekkepli kalem, yazı üslubu

PEN : English Turkish

v. kaleme almak, yazmak, kâğıda dökmek, ağıla kapamak, hapsetmek

PEN AND INK : English Turkish

mürekkeple çizilmiş, mürekkepli kalemle yazılmış