Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PLAY CARDS CLOSE TO ONE'S CHEST : English Turkish

çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak

PLAY CLOSE TO ONE'S CHEST : English Turkish

sinsice hareket etmek, çıkarı için gizlice hareket etmek, kozunu sona saklamak

PLAY DAY : English Turkish

n. tatil günü, okul tatili

PLAY DICE : English Turkish

v. zar atmak

PLAY DOWN : English Turkish

önemsememek

PLAY FAIR : English Turkish

oyunu kurallarına göre oynamak, dürüstçe oynamak, temiz oyun çıkarmak

PLAY FALSE : English Turkish

ihanet etmek

PLAY FAST AND LOOSE : English Turkish

iki yüzlü davranmak

PLAY FIRST FIDDLE : English Turkish

irinci derecede rol oynamak

PLAY FOR HIGH STAKES : English Turkish

v. büyük oynamak

PLAY FOR TIME : English Turkish

zaman kazanmaya çalışmak, vakit geçirmeye çalışmak [spor.]

PLAY FOUL : English Turkish

faullü oynamak

PLAY GOOSEBERRY : English Turkish

iki sevgiliye eşlik etmek, iki sevgilinin arasındaki üçüncü kişi olmak

PLAY HAVOC WITH : English Turkish

v. harap etmek, mahvetmek, altüst etmek

PLAY HIDE AND SEEK : English Turkish

v. saklambaç oynamak

PLAY HIGH : English Turkish

üyük oynamak

PLAY HOB WITH : English Turkish

v. yaramazlık etmek, karmakarışık etmek

PLAY HOOKEY : English Turkish

okulu asmak, okulu kırmak

PLAY HOOKY : English Turkish

dersi asmak, okulu asmak, okulu kırmak, asmak (okul)

PLAY INTO SMB.'S HANDS : English Turkish

ekmeğine yağ sürmek, fırsat vermek

PLAY IT BY EAR : English Turkish

v. olaylara göre davranmak, notasız söylemek

PLAY IT COOL : English Turkish

soğukkanlılıkla davranmak

PLAY IT LOW DOWN : English Turkish

kaale almamak, önemsememek

PLAY IT SAFE : English Turkish

sağlamcı olmak, riske girmemek, sağlama almak

PLAY KNUCLEBONES : English Turkish

v. aşık atmak