Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PLESSY V FERGUSON : English Turkish

1896'da halka açık yerlerde siyah ve beyazlar arasındaki ayrımcılığı onaylayan ABD Yüksek Mahkemesi hükmü

PLESSY VS FERGUSON : English Turkish

1896'da halka açık yerlerde siyah ve beyazlar arasındaki ayrımcılığı onaylayan ABD Yüksek Mahkemesi hükmü

PLETHORA : English Turkish

n. bolluk, çokluk, kan çokluğu, kan toplanması

PLETHORIC : English Turkish

adj. kan çokluğu ile ilgili, çok fazla, aşırı derecede

PLEURA : English Turkish

n. plevra, akciğer zarı, göğüs zarı

PLEURISY : English Turkish

n. zatülcenp, akciğer zarı iltihabı, plörezi

PLEUROPNEUMONIA : English Turkish

n. zatürre ve zatülcenpin birlikte ortaya çıkması

PLEXIGLAS : English Turkish

n. fleksiglas, cam yerine kullanılan sert esnek plastik

PLEXIGLASS : English Turkish

n. plastik cam

PLEXOR : English Turkish

n. muayene çekici, perküsyon çekici

PLEXUS : English Turkish

n. pleksus, sinir ağı, sinir örgüsü, ağ, şebeke

PLF : English Turkish

Filistin Kurtuluş Cephesi, Abu Alabas önderliğindeki militan Filistinli örgüt

PLIABILITY : English Turkish

n. esneklik, bükülebilirlik, uysallık

PLIABLE : English Turkish

adj. bükülebilir, katlanır, esnek, yumuşak başlı, mülayim

PLIANCY : English Turkish

n. bükülebilirlik, esneklik, uysallık

PLIANT : English Turkish

adj. bükülür, katlanır, esnek, yumuşak başlı, uysal

PLICA : English Turkish

n. deri katmeri, kat kat olmuş deri

PLICATION : English Turkish

n. katmer, katlanma, kat kat olma

PLIERS : English Turkish

n. kerpeten, kıskaç, kargaburun, pens

PLIGHT : English Turkish

n. hal, durum, söz, vâât, bağlılık sözü

PLIGHT : English Turkish

v. söz vermek, vââdde bulunmak, güvence vermek

PLIGHT OF FAITH : English Turkish

n. bağlılık sözü

PLIGHT ONE'S TROTH : English Turkish

evleneceğine yemin etmek, evlenme sözü vermek, evlenme vaadinde bulunmak, evlilik sözü vermek

PLIGHTED TROTH : English Turkish

v. yeminli söz

PLIMSOLL LINE : English Turkish

azami su kesimi işareti [den.]