English Turkish
PLIMSOLL MARK : English Turkish
azami su kesimi işareti [den.]
PLIMSOLLS : English Turkish
n. bez ayakkabı, lastik tabanlı bez ayakkabı
PLINTH : English Turkish
n. süpürgelik, sütun kaidesi, heykel kaidesi
PLINY : English Turkish
n. (MS.
79) Gaius Plinius Secundus, Yaşlı Pliny, ölürken Vezüv'ün patlamasını seyreden Romalı tarihçi ve "Natural History" kitabının yazarı; (MS.
113), Genç Pliny, Gaius Plinius Secundus'un yeğeni, aynı zamanda bir devlet adamı olan Romalı yazar ve hatip; Batı Virginya'da (ABD) bir kasaba
PLINY THE ELDER : English Turkish
n. yaşlı Pliny, (MS.
79 ) Gaius Plinius Secundus, ölürken Vezüv'ün patlamasını seyreden Romalı tarihçi ve "Natural History" kitabının yazarı
PLINY THE YOUNGER : English Turkish
n. genç Pliny, (MS.
113) Gaius Plinius Secundus'un yeğeni, aynı zamanda bir devlet adamı olan Romalı yazar ve hatip
PLIOCENE : English Turkish
n. Pliyosen, üçüncü çağın son dönemi
PLO : English Turkish
n. Filistin Kurtuluş Organizasyonu, Filistin'in İsrail yönetimi altından bağımsızlığını kazanması için uğraşan organizasyon
PLO CONTROLLED TOWNS : English Turkish
Filistin Kurtuluş Organizasyonu'nca kontrol edilen şehirler, İsrail'in Batı Yakası ve Gazze'de Filistin Yönetimince kontrol edilen kasabalar
PLO COVENANT : English Turkish
Filistin Kurtuluş Organizasyonu tüzüğü, Filistin Kurtuluş Organizasyonu oluşumu
PLOD : English Turkish
v. ağır ilerlemek, ağır yürümek, zahmetle ve gayretle başarıya ulaşmak
PLOD AWAY : English Turkish
v. sıkı çalışmak, gayretle çalışmak, canını dişine takmak
PLODDER : English Turkish
n. gayretli ve azimli kimse
PLODDING : English Turkish
n. ağır iş, zahmetli iş, çok çalışmayı gerektiren iş
PLODDING : English Turkish
adj. zorla ilerleyen, ağır, hantal
PLONE : English Turkish
n. 1994'ün sonlarında yaratılan ve 2001'e kadar aktif olan İngiliz elektronik müzik grubu
PLONK : English Turkish
n. kalitesiz şarap, ucuz şarap
PLONK : English Turkish
v. düşmek, çarpmak, vurmak, patlamak, gümlemek, kötü çalmak
PLONK : English Turkish
adv. güm diye, küt diye, bam diye, tam yerine, tam ortasına
PLONK DOWN : English Turkish
v. yere çarpmak, çarpmak, ödemek [amer.], para vermek [amer.]
PLONK IN THE EYE : English Turkish
adv. gözünün tam ortasına
PLONK ONESELF DOWN : English Turkish
ağır ağır oturmak
PLOP : English Turkish
interj. cup, lop
PLOP : English Turkish
v. cup diye düşmek, cup diye ses çıkarmak
PLOSION : English Turkish
n. patlama [dilb.]
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani