English Turkish
POTSDAM : English Turkish
n. Almanya'nın kuzeydoğusunda bir şehir
POTSDAM CONFERENCE : English Turkish
n. Potsdam konferansı, Almanya ve Japonya için savaş sonrası politikaları belirlemek ve Yalta Konferansı'nda anlaşmaya varılan konuları netleştirmek amacıyla Temmuz-Ağustos 1945'te gerçekleştirilen müttefik liderler konferansı
POTSDAM DECLARATION : English Turkish
n. Potsdam Deklerasyonu, Japonya'nın teslim olmasının kayıt ve şartlarının tanımlandığı 26 Temmuz 1945'te yayımlanan açıklama (Harry S. Truman, Winston Churchill ve Chiang Kai-Shek tarafından)
POTSHERD : English Turkish
n. çömlek kırığı
POTTAGE : English Turkish
n. çorba (koyu), sulu sebze yemeği
POTTER : English Turkish
n. çömlekçi
POTTER : English Turkish
v. oyalanmak, vakit geçirmek, ufak işlerle oyalanmak, sinek avlamak
POTTER ABOUT : English Turkish
oyalanmak, ufak işlerle oyalanmak, sinek avlamak
POTTER ALONG : English Turkish
v. ağır ağır yürümek, sallana sallana yürümek
POTTER AT : English Turkish
v. oyalanmak (ile), vakit geçirmek (ile)
POTTER AWAY : English Turkish
v. boşa geçirmek, zamanını boşa geçirmek
POTTER'S CLAY : English Turkish
çömlekçi çamuru
POTTER'S LATHE : English Turkish
çömlekçi çarkı tornası
POTTER'S WHEEL : English Turkish
çömlekçi çarkı
POTTERIES : English Turkish
n. orta batı İngiltere'de bir bölge (16'ncı yüzyıldan bu yana çini ve çanak çömlek üretim merkezi)
POTTERY : English Turkish
n. çanak çömlek, toprak kaplar, çömlek atölyesi, çömlekçilik
POTTING : English Turkish
n. çömlekçilik, konserveleme (kavanozda), saksıya dikme
POTTSVILLE : English Turkish
n. Pensilvanya'da (ABD) bir şehir; town in Arkansas'ta (ABD) bir kasaba; Avustralya'da bir kasaba
POTTY : English Turkish
adj. önemsiz, basit, çatlak, deli
POTTY : English Turkish
n. lazımlık, oturak
POTUS : English Turkish
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Başkan'ın tüm hareketlerinin anında göründüğü Beyaz Saray bilgisayarlarında Başkan Bill Clinton için kullanılan kod (ayrıca VPOTUS & FLOTUS a bakınız)
POUCH : English Turkish
n. kese, torba, torbacık, gözaltı torbası
POUCH : English Turkish
v. cebe indirmek, yutmak, torbalanmak, torba gibi olmak
POUCHED : English Turkish
adj. keseli
POUF : English Turkish
n. puf, elbisenin kabarık yeri, lüle, bukle, nonoş, top
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani