Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PRECIOUSNESS : English Turkish

n. pahalılık, değer, aşırı incelik, özentili anlatım

PRECIPICE : English Turkish

n. uçurum, yar, sarp kayalık

PRECIPITANCE : English Turkish

n. acele, telaş, acelecilik

PRECIPITANCY : English Turkish

n. acele, telaş, acelecilik

PRECIPITANT : English Turkish

n. çökeltici madde

PRECIPITANT : English Turkish

adj. acele ile yapılmış, acele giden, aceleci

PRECIPITATE : English Turkish

n. çökelti, yoğunlaşmış buhar, acele, aceleci

PRECIPITATE : English Turkish

v. düşürmek, atmak, yüksekten atmak, hızlandırmak, çökeltmek, yoğunlaşmak (yağış), çökelmek, yoğunlaşıp yağmak

PRECIPITATE : English Turkish

adj. aşağı düşen, aşağı akan, aceleci, acele ile yapılmış

PRECIPITATENESS : English Turkish

n. acelecilik, telaş

PRECIPITATION : English Turkish

n. aşağı düşme, düşme, acelecilik, telaş, çökeltme, çökelme, yağış

PRECIPITOUS : English Turkish

adj. dik, sarp, uçurum gibi, aceleci, çabuk, hızlı

PRECIS : English Turkish

n. özet

PRECIS : English Turkish

v. özetlemek

PRECISE : English Turkish

adj. tam, kesin, belirli, belli, açık, dakik, kusursuz

PRECISELY : English Turkish

interj. kesinlikle, doğru, çok doğru, tamamiyle

PRECISELY : English Turkish

adv. kesinlikle, elbette, kesin olarak, kusursuz olarak, tamam, tam, belli, açık olarak

PRECISENESS : English Turkish

n. kesinlik, doğruluk, tamlık, açıklık, dakiklik

PRECISION : English Turkish

adj. hassas, ince

PRECISION : English Turkish

n. kesinlik, tamlık, doğruluk, dakiklik, hassasiyet [müh.]

PRECISION GUIDED MUNITION : English Turkish

hassas güdümlü mühimmat, "akıllı" bomba, doğru hedefe kilitlenmek için radar lazer ve diğer metodları kullanan baomba, PGM

PRECISION MADE : English Turkish

adj. hassaslaştırılmış

PRECLUDE : English Turkish

v. önüne geçmek, önlemek, engellemek, alıkoymak

PRECLUSION : English Turkish

n. önleme, engel olma, alıkoyma, menetme

PRECLUSIVE : English Turkish

adj. önleyici, engel olan, alıkoyan