Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PRECAUTIONARY : English Turkish

adj. tedbirli, ihtiyatlı, uyarı niteliğinde olan

PRECAUTIONARY SIGNAL : English Turkish

n. uyarı işareti

PRECEDE : English Turkish

v. önce gelmek, önce olmak, önce davranmak, önünde gitmek, üstün olmak, önde olmak

PRECEDENCE : English Turkish

n. öncelik, öncelik sırası, önce gelme, önce olma, üstünlük

PRECEDENT : English Turkish

n. geçmiş örnek, örnek olay, örnek

PRECEDENT : English Turkish

adj. eşine rastlanmış, örneği olan, benzeri olan

PRECEDENTED : English Turkish

adj. eşi görülmüş, örneğine rastlanmış, benzeri yaşanmış

PRECEDING : English Turkish

adj. önceki, önce gelen

PRECEDING ENDORSER : English Turkish

n. bir önceki cirocu

PRECEDING INDORSER : English Turkish

n. önceki cirocu

PRECENSOR : English Turkish

v. sansür uygulamak, sansür koymak

PRECENTOR : English Turkish

n. kilise korosu şefi

PRECEPT : English Turkish

n. kaide, kural, talimat, yönetmelik, mahkeme emri, emir

PRECEPTIVE : English Turkish

adj. kurallarla ilgili, öğretici

PRECEPTOR : English Turkish

n. öğretmen, hoca

PRECEPTORIAL : English Turkish

adj. öğretmene ait

PRECEPTRESS : English Turkish

n. kadın öğretmen, öğretmen (kadın)

PRECESSION : English Turkish

n. devinim [ast.], devinme [ast.]

PRECINCT : English Turkish

n. bölge, çevre, seçim bölgesi, polis bölgesi

PRECINCTS : English Turkish

n. yöre, çevre, civar

PRECIOSITY : English Turkish

n. aşırı incelik (dil), süslü anlatım, özentili ifade, yapmacıklık

PRECIOUS : English Turkish

n. sevgili, can

PRECIOUS : English Turkish

adj. değerli, kıymetli, aziz, pahalı, büyük, aşırı ince, çok, yapmacıklı

PRECIOUS : English Turkish

adv. çok, fazlasıyla, aşırı, tamamen

PRECIOUS STONE : English Turkish

değerli taş, mücevher