English Turkish
ROTATORY MUSCLE : English Turkish
n. dönmeli kas, döner kas
ROTAVATE : English Turkish
v. rotovate, döner pullukla toprağı işlemek, döner sabanla toprağı sürmek
ROTAVIRUS : English Turkish
n. çocuk ve hayvanlarda başlangıç aşamasında olan gastroenterit ve ciddi ishale sebep olan RNA virüsü çeşidi
ROTC : English Turkish
n. gelecekte silahlı kuvvetlerde hizmet etmek için subay eğitimi alan kolej öğrencileri kıtası (ABD)
ROTE : English Turkish
n. alışılmış hareket
ROTENONE : English Turkish
n. tropikal tırmanıcı bir bitkinin köklerinden elde edilen çoklu atom bağlı kimyasal bileşik (parazitik küçük sinek ısırığı enfeksiyonlarının tedavisinde ve böcek ilacı olarak kullanılan )
ROTF : English Turkish
u çok eğlenceli! (İnternet jargonu
eğlendiğini ifade etmek için kullanılan)
ROTFL : English Turkish
n. (İnternet jargonu) bu çok komik! (eğlendiğini ifade etmek için kullanılan)
ROTGUT : English Turkish
n. kalitesiz içki, kötü içki
ROTH : English Turkish
n. bir soyadı
ROTH IRA : English Turkish
içine bireylerin emeklilikten sonra çekmek üzere vergi sonrası yıllık gelirlerinin sınırlı bir miktarını yatırdıkları vakıf fonu
ROTHSCHILD : English Turkish
n. bir soyadı; banker ve hayırsever ünlü Avrupalı Yahudi ailesi
ROTI : English Turkish
n. mayasız yumuşak düz yuvarlak yerli ekmeği
ROTIFER : English Turkish
n. rotator, en küçük çok hücreli su hayvanı
ROTIFERA : English Turkish
n. en küçük çok hücreli hayvanlar
ROTISSERIE : English Turkish
n. et lokantası, döner şişi
ROTO SECTION : English Turkish
n. tifdruk baskı ile basılmış bölüm (gazete)
ROTOGRAVURE : English Turkish
n. rotogravür, bakır merdane baskısı, tifdruk baskı
ROTOR : English Turkish
n. rotor, pervane, döneç, çark, kasmak
ROTOTILLER : English Turkish
n. toprağı sürmek yada parçalamak için kullanılan tekerlek benzeri bıçakları olan motorlu araç
ROTOVATE : English Turkish
v. rotavate, döner pullukla toprağı işlemek, döner sabanla toprağı sürmek
ROTTED IN JAIL : English Turkish
hapiste çürümüş, uzun zamandır hapsedilmiş, hapishanede çürüyüp bozulmuş
ROTTEN : English Turkish
adj. çürümüş, çürük, bozuk, cılk, kokuşmuş, kokmuş, berbat, rezalet, çok kötü
ROTTEN EGG : English Turkish
ozuk yumurta, bozulmuş yumurta
ROTTEN LUCK : English Turkish
n. aksilik, şanssızlık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani