English Turkish
ROTTEN TO THE CORE : English Turkish
tamamen çürümüş; tam anlamıyla bozulmuş
ROTTENLY : English Turkish
adv. fena bir şekilde, kötü bir şekilde, korkunç bir şekilde, berbat bir şekilde
ROTTENNESS : English Turkish
n. çürüme, bozulma, çürüklük, kokuşmuşluk, berbatlık
ROTTENSTONE : English Turkish
n. gevrek taş, kırılgan taş, çözünmüş silisli kireçtaşından meydana gelen gevrek kırılgan ve hava şartlarına bağlı deforme olmuş taş
ROTTER : English Turkish
n. ciğeri beş para etmez tip, it herif, güvenilmez tip
ROTTERDAM : English Turkish
n. Hollanda'da bir liman şehri
ROTTWEILER : English Turkish
n. bronz yada siyah derili kısa tüylü iri Alman köpek cinsi; Rottweiler cinsi köpek
ROTULA : English Turkish
n. dizkapağı
ROTUND : English Turkish
adj. yuvarlak, top gibi, yusyuvarlak, tombul, gür (ses), gür, tok (ses), tumturaklı, tantanalı (konuşma)
ROTUNDA : English Turkish
n. yuvarlak ve kubbeli yapı, daire biçiminde oda
ROTUNDATE : English Turkish
adj. yuvarlak
ROTUNDITY : English Turkish
n. yuvarlaklık, tombulluk, tokluk (ses), gürlük (ses), tumturaklı oluş
ROTUNDLY : English Turkish
adv. yuvarlak olarak, yuvarlatılmış bir şekilde
ROTUNDNESS : English Turkish
n. yuvarlatılma, eğim verilme; tombulluk, yağlılık; tam ve derin bir sese sahip olma özelliği
ROUAULT : English Turkish
n. bir soyadı; Georges Henri Rouault (
1958), Fransız ekspresyonist ve fauvist ressam
ROUBLE : English Turkish
n. ruble
ROUE : English Turkish
n. çapkın (ihtiyar), zampara
ROUEN : English Turkish
n. Fransa'da bir şehir
ROUGE : English Turkish
n. ruj, allık
ROUGE : English Turkish
v. ruj sürmek, allık sürmek, dudaklarını boyamak
ROUGET : English Turkish
n. bir soyadı
ROUGH : English Turkish
n. taslak, müsvedde, zorluk, kaba tip, külhanbeyi, kabadayı, işlenmemiş şey, engebeli arazi, nal kayarı
ROUGH : English Turkish
v. pürüzlendirmek, pütür pütür yapmak, itip kakmak, kötü davranmak, terbiye etmek (at), nal kayarı takmak, sert çıkmak
ROUGH : English Turkish
adj. kabataslak, pürüzlü, pürtüklü, dik (saç), engebeli, taslak halinde olan, fırtınalı, haşin, dalgalı, sert, kaba, kaba saba, gürültücü, hoyrat, işlenmemiş, yaklaşık, aşağı yukarı, cilasız, kulak tırmalayıcı, rahatsız edici, zor, kötü, açık saçık, müstehcen
ROUGH : English Turkish
adv. kabaca, sertçe, geçici olarak, eğreti
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani