Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ROUGH THE WRONG WAY : English Turkish

v. kızdırmak, sinirlendirmek, tahrik etmek

ROUGH TIME : English Turkish

zor zaman, sıkıntılı zamanlar, zor dönem

ROUGH UP : English Turkish

dağıtmak (saç), karman çorman etmek

RUMMER : English Turkish

n. büyük bardak

RUMMY : English Turkish

adj. tuhaf, garip, acayip, komik

RUMMY : English Turkish

n. remi (iskambil oyunu)

RUMOR : English Turkish

n. söylenti, dedikodu, şayia, rivayet

RUMOR : English Turkish

v. yaymak, dedikodusunu çıkarmak

RUMOR HAS IT : English Turkish

insanlar der ki, insanlar diyorki, söylentilere göre

RUMOR HAS IT THAT : English Turkish

- ağzının söylediğine göre, insanların dediğine göre
, insanlar diyorki

RUMOR IS AFLOAT : English Turkish

dedikodular yüzüyor, söylenti yayılıyor, insanlar konuşuyor

RUMOR MILL : English Turkish

söylenti değirmeni, dedikodu yayma işlemi

RUMORMONGER : English Turkish

n. söylentileri veya raporları yayan kimse

RUMOUR : English Turkish

n. söylenti, dedikodu, şayia, rivayet

RUMOUR : English Turkish

v. yaymak, dedikodusunu çıkarmak

RUMP : English Turkish

n. but (sığır), sağrı, kalan, kalıntı, kıç

RUMP STEAK : English Turkish

iftek

RUMPELSTILTSKIN : English Turkish

n. Alman folklorünün keteni altına çeviren cücesi

RUMPIE : English Turkish

n. taşrada hızla yükselen genç profesyonel

RUMPLE : English Turkish

v. buruşturmak, kırıştırmak, dağıtmak, karman çorman etmek

RUMPLED : English Turkish

adj. buruşuk, kırışık, katlanmış, buruş buruş; buruşturulmuş, darmadağınık edilmiş, karıştırılmış

RUMPLESS : English Turkish

adj. kuyruksuz

RUMPLY : English Turkish

adj. uruşuk, kırışık, katlanmış, buruş buruş; buruşturulmuş, darmadağınık edilmiş, karıştırılmış

RUMPUS : English Turkish

n. gürültü, patırtı, gürültülü tartışma, kavga, kargaşa

RUMPUS ROOM : English Turkish

oyun salonu, parti salonu