Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPOTLESSNESS : English Turkish

n. lekesizlik, lekesiz olma durumu, izsizlik, izli olmama durumu; mükemmellik, kusursuzluk

SPOTLIGHT : English Turkish

n. spot, sahne ışığı, far

SPOTLIGHTS : English Turkish

n. sahne ışıkları

SPOTS : English Turkish

n. peşin para ile alınan şeyler, sahne ışıkları, hemen teslim edilen mallar

SPOTTED : English Turkish

adj. noktalı, benekli, lekeli, kirli, puantiyeli, puanlı

SPOTTED FEVER : English Turkish

tifüs, lekelihumma

SPOTTED HYENA : English Turkish

n. benekli sırtlan, gülen sırtlan, anavatanı Afrika olan ve histerik bir insan kahkahasına benzer kendine has bir uluması bulunan sırtlan

SPOTTER : English Turkish

n. gözcü, dedektif, mağaza güvenlik görevlisi

SPOTTILY : English Turkish

adv. tutarsız bir şekilde, düzensiz bir şekilde, normal olmayan bir şekilde; benekli bir şekilde, noktalı bir şekilde, sivilceli bir şekilde

SPOTTINESS : English Turkish

n. tutarsızlık, düzensizlik, normal olmama durumu; beneklilik, noktalı olma durumu, sivilceli olma durumu

SPOTTING : English Turkish

n. seçme, tanıma

SPOTTY : English Turkish

adj. benekli, noktalı, puanlı, puantiyeli, lekeli, sivilceli, aynı kalitede olmayan

SPOUSAL : English Turkish

adj. nikâha ait, eş, evlilik

SPOUSAL : English Turkish

n. evlenme, nikâh, evlilik

SPOUSALS : English Turkish

n. evlenme, nikâh

SPOUSE : English Turkish

n. eş, hayat arkadaşı, koca, karı

SPOUSELESS : English Turkish

adj. eşsiz, hayat arkadaşsız, kocasız, karısız

SPOUT : English Turkish

n. içinden su akan ağız, oluk ağzı, ibrik ucu, fışkıran su, fışkırma, püskürme, balinanın su fışkırtma deliği

SPOUT : English Turkish

v. fışkırtmak, püskürtmek, ezbere okumak, heyecanla okumak, yüksek sesle okumak, fışkırmak, püskürmek, tumturaklı konuşmak

SPOUT FROM : English Turkish

-dan fışkırmak,
dan akmak,
den dökülmek

SPOUT HOLE : English Turkish

alinanın su fışkırtma deliği

SPOUTER : English Turkish

n. su fışkırtan balina, fışkıran petrol kuyusu, tumturaklı konuşan kimse

SPOUTING : English Turkish

adj. fışkıran, akan, sıçrayan, dökülen

SPOUTING OUT : English Turkish

dışarı fışkıran, dışarı akan, dışarı sıçrayan, dışarı dökülen

SPOUTING WATER : English Turkish

kaynak suyu, fışkıran su, pınar suyu, memba suyu, yerden fışkırarak akan su