English Turkish
RUDDINESS : English Turkish
n. kızıllık, kırmızılık, kıpkırmızı olma
RUDDY : English Turkish
adj. kırmızı, al, kıpkırmızı, sağlıklı, kanlı canlı, yanağından kan damlayan, lanet olası, kahrolası
RUDE : English Turkish
adj. kaba, nezaketsiz, terbiyesiz, saygısız, edepsiz, kaba saba, vahşi (bölge), haşin, cahil, ilkel, gürbüz, sapasağlam, engebeli, tümsekli, hantal, beceriksiz, kabataslak, kabaca yapılmış, kulağı tırmalayan, bet (ses), işlenmemiş, ham
RUDE AWAKENING : English Turkish
acı gerçeğin farkına varma, bir kimsenin bir konu hakkında beklenmedik ve talihsiz veya acı gerçeği anlaması durumu (genellikle olumsuz durumları öğrenmeyi ifade eden)
RUDE EXPRESSION : English Turkish
halka özgü ifade, halk ağzı, kaba söyleyiş
RUDE GESTURE : English Turkish
kaba el işareti, ayıp ve kaba bir anlamı olan her çeşit el hareketi türleri, uygunsuz el hareketi
RUDE PLAN : English Turkish
kaba taslak, kaba plan, kaba saba plan, içerisinde tüm detayların tamamlanmadığı plan
RUDE TONES : English Turkish
kaba sesler, ahenksiz sesler, uyumsuz sesler, tiz tonlar
RUDE WINDS : English Turkish
sert rüzgarlar, fırtınalı rüzgarlar, güçlü rüzgarlar
RUDELY : English Turkish
adv. terbiyesizce, kaba bir biçimde, kabaca
RUDENESS : English Turkish
n. kabalık, nezaketsizlik, terbiyesizlik, hoyratlık, edepsizlik, haşinlik, hantallık, beceriksizlik, işlenmemişlik, ilkellik, engebelilik
RUDERAL : English Turkish
adj. süprüntü veya çöplük veya atık alanlarında yetişen (bir bitki hakkında)
RUDERAL : English Turkish
n. süprüntü veya çöplük veya atık alanlarında veya yığınlarında yetişen bitki
RUDIMENT : English Turkish
n. dumura uğrayan organ, işlevini yitiren organ
RUDIMENTAL : English Turkish
adj. temel, ilkel, tam gelişmemiş, dumura uğramış
RUDIMENTARINESS : English Turkish
n. esas temel veya ana olma durumu, sadelik
RUDIMENTARY : English Turkish
adj. temel, ilkel, tam gelişmemiş, dumura uğramış
RUDIMENTARY LAW : English Turkish
temel yasa, temel statü, ana statü
RUDIMENTS : English Turkish
n. temel bilgiler, ön bilgiler, esaslar
RUDIST : English Turkish
n. Jurassik ve Seratasous dönemlerinden farklı ebat ve şekillerde iki kabuğu olan nesli tükenmiş çift kabuklu yumuşakça
RUDOLF : English Turkish
n. bir erkek ismi; (
1889) arşidük ve Avusturya tahtının görünen erkek varisi; bir soyadı
RUDOLF HESS : English Turkish
(
1987) Adolf Hitler'in yakın yardımcısı, suçlarından dolayı ömür boyu hapis cezasına çarptırılan yüksek rütbeli bir Nazi partisi görevlisi
RUDOLF KHAMETOVICH NUREYEV : English Turkish
n. Rudolph Nureyev (
1993), Batı'ya sığınan Rus balet
RUDOLF NUREYEV : English Turkish
(
1993) Batı'ya sığınan Rus balet
RUDOLF STEINER : English Turkish
n. (
1925) antroposkopiyi kuran Avusturyalı gizemci ve sosyal filozof
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani