Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SAUVIGNON : English Turkish

n. beyaz şarap yapımında kullanılan üzüm çeşiti

SAVABLE : English Turkish

adj. kurtarılabilir; korunabilir, muhafaza edilebilir; konservesi yapılabilir

SAVAGE : English Turkish

v. ısırmak (köpek vb.), saldırıp ısırmak

SAVAGE : English Turkish

n. vahşi, barbar, zalim, yaban

SAVAGE : English Turkish

adj. vahşi, yabani, yırtıcı, canavar ruhlu, barbar, zalim

SAVAGE ISLAND : English Turkish

n. Vahşi ada, Niue, orta Pasifik Okyanusu'nda 1774'te Kaptan James Cook tarafından keşfedilen kendi kendini yöneten ada (Yeni Zellenda'nın kolonisi durumunda bulunan)

SAVAGE REVIEW : English Turkish

zalim inceleme, yırtıcı/parçalayıcı eleştiri yazısı, sert ve ağır eleştiri

SAVAGE TRIBE : English Turkish

vahşi kabile, vahşi insanlar grubu

SAVAGELY : English Turkish

adv. vahşice

SAVAGENESS : English Turkish

n. vahşet, vahşilik, yabanilik, barbarlık, gaddarlık

SAVAGERY : English Turkish

n. vahşet, vahşilik, yabanilik, vahşiler

SAVANNA : English Turkish

n. geniş çayır, büyük ova, savan, savana

SAVANNAH : English Turkish

n. geniş çayır, büyük ova, savan, savana

SAVANT : English Turkish

n. bilgin, hakim

SAVARIN : English Turkish

n. rom emdirilmiş pandispanya

SAVATE : English Turkish

n. kick boks, tekme tokat boksu, boksörlere çıplak ayakları ile vurmaları için müsade edilen dövüş sporu türü, bir kimsenin tekme ve yumrukla rakibine üstünlük sağlamaya çalıştığı veya onu yenmeye çalıştığı spor

SAVE : English Turkish

conj. başka, hariç, den başka, haricinde, dışında

SAVE : English Turkish

n. kurtarma, sayıyı önleme, rakibin sayı yapmasını önleme

SAVE : English Turkish

v. kurtarmak, kayda geçirmek, korumak, tasarruf etmek, artırmak, biriktirmek, tutmak, idareli harcamak, bağışlamak, kusuruna bakmamak, engellemek, sayı yapmasını önlemek

SAVE : English Turkish

prep. başka, hariç, den başka, haricinde, dışında

SAVE A PERSON FROM : English Turkish

ir insanı-den kurtarmak (tehlike, günah, vb.)

SAVE APPEARANCES : English Turkish

görüntüyü kurtarmak, herşeyin yolunda olduğu izlenimi vermek, iyi bir imajı korumak

SAVE FACE : English Turkish

aşağılanmaktan utandırılmaktan kaçınmak veya uzak durmak, gururunu haysiyetini korumak

SAVE FOR : English Turkish

prep. den başka

SAVE FOR A RAINY DAY : English Turkish

yağmurlu bir gün için biriktirmek, ihtiyaç anı için biriktirmek