Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SAVED FOR A RAINY DAY : English Turkish

yağmurlu gün için biriktirmiş, ihtiyaç zamanı için saklanmış

SAVED HIM THE TROUBLE : English Turkish

onu beladan kurtarmış, sinir bozucu bir durumdan onu kurtarmış, can sıkıcı bir durumdan kaçınmasına yardım etmiş

SAVED HIS LIFE : English Turkish

onun hayatını kurtarmış, onu kurtarmış, onu tehlikeden kurtarmış

SAVED HIS SKIN : English Turkish

derisini kurtarmış, kendi hayatını kurtarmış, kendisine dikkat etmiş, kendi ilgilendiği şeyler hakkında endişelenmiş

SAVED THE SITUATION : English Turkish

durumu kurtarmış, durumun daha iyiye gitmesi yönünde değişiklik yapmayı başarmış

SAVED TIME : English Turkish

zaman kazanmış, her dakikanın avantajını kullanmış, her anından istifade etmiş, çok etkin şekilde faaliyet göstermiş

SAVELOY : English Turkish

n. yağsız pişmiş sosis

SAVER : English Turkish

n. kurtaran, kurtarıcı, kazandırıcı, birikimci, tasarruf sahibi, para biriktiren kimse

SAVES POWER : English Turkish

gücü koruyan, enerji muhafaza eden

SAVES WATER : English Turkish

su muhafaza eden

SAVILLE : English Turkish

n. bir soyadı; Seville

SAVIN : English Turkish

n. ilaç ve parfümlerde kullanılan bir yağ elde edilen Avrupa ve kuzey Asya ve Kuzey Amerika ardıcı; bu ağacın kurutulmuş uç filizlerinden elde edilen bir ilaç (geçmişte adet düzensizliği veya yokluğu tedavisinde kullanılan)

SAVING : English Turkish

conj. başka, dışında, haricinde, den başka

SAVING : English Turkish

n. kurtarma, kazandırma, birikim, tasarruf

SAVING : English Turkish

adj. kurtaran, kurtarıcı, kazandırıcı, tutumlu, durumu kurtaran, durumu idare eden, kısıtlayıcı

SAVING : English Turkish

prep. başka, dışında, haricinde, den başka

SAVING CERTIFICATE : English Turkish

irikim sertifikası, biriktirme sertifikası, bir birikim hesabı hakkında bilgi veren ve sahipliği gösteren sertifika

SAVING FUND : English Turkish

irikim fonu, daha sonra kullanılmak üzere bir kenara ayrılan para

SAVING HUMOR : English Turkish

n. durumu kurtaran espri

SAVING LIFE : English Turkish

hayat kurtarma, bir hayatın kurtarılması, bir kimseyi ölmekten koruma

SAVING PERIOD : English Turkish

faiz dönemi 8aylık, üç aylık vb.), bir biriktirme planına göre daha sonra bir kimsenin para çekebileceği zaman periyodu

SAVING PRIVATE RYAN : English Turkish

n. Er Ryan'ı kurtarmak, II. Dünya Savaşı hakkında Steven Spielberg tarafından yönetilen 1998 yapımı ABD sinema filmi (Er Rayn'ı Kurtarmak)

SAVING YOUR PRESENCE : English Turkish

sözüm meclisten dışarı

SAVING YOUR REVERENCE : English Turkish

sözüm meclisten dışarı

SAVINGNESS : English Turkish

n. biriktiriliyor olma özelliği, birikim olma özelliği; parayı amaçsız şekilde harcamamaya dikkat etme; ekonomik olma özelliği, tutumluluk; aşırı şekilde tutumluluk veya tasarruf, cimrilik, pintilik; kurtarılmayı/kurtuluşu destekleme eğilimi