Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SAVORY : English Turkish

adj. lezzetli, tadı güzel, iştah açıcı, kokulu

SAVORY HERBS : English Turkish

n. kokulu otlar

SAVOUR : English Turkish

n. tadını çıkarmak, zevkine varmak, tadını almak, kokusunu almak

SAVOUR : English Turkish

n. tat, lezzet, tad, zevk

SAVOURINESS : English Turkish

n. lezzet, tat

SAVOURLESS : English Turkish

adj. tatsız, lezzetsiz, tatsız tuzsuz

SAVOURY : English Turkish

adj. lezzetli, tadı güzel, iştah açıcı, kokulu

SAVOURY : English Turkish

n. yemek sonunda yenen tuzlu şey, geyik otu

SAVOY : English Turkish

n. kıvırcık lâhana

SAVOYARD : English Turkish

n. Savoy yerlisi; Savoy sahnesinde aktör

SAVVY : English Turkish

n. anlayış, kavrayış, kafa, bilgi

SAVVY : English Turkish

v. bilmek, anlamak

SAVVY JOKE : English Turkish

akıllı ve bilgece şaka, espirili şaka, witty joke, zekice ve edepsiz şaka

SAVYON : English Turkish

n. İsrail'de bir yerleşke

SAW : English Turkish

n. atasözü, testere, bıçkı

SAW : English Turkish

v. testere ile kesmek, bıçkı ile kesmek

SAW A BRIGHT FUTURE : English Turkish

parlak bir gelecek gören, iyimser olan, herşeyin iyi olacağına inanan, "bardağın dolu tarafını gören"

SAW A HORSE'S MOUTH : English Turkish

atın yularını sağa sola çekmek

SAW A LOG IN TWO : English Turkish

kütüğü ikiye bölmek, bir kütüğü iki parçaya kesmek

SAW BLADE : English Turkish

n. testere ağzı

SAW BUCK : English Turkish

n. testere sehpası, bıçkı tezgahı, ağaç kesilirken tutmak için kullanılan dört ayaklı destek

SAW DOWN : English Turkish

v. kesip devirmek (ağaç)

SAW FIT TO : English Turkish

uygun olduğuna inanmış, doğru olarak bulmuş

SAW FLY : English Turkish

testere sineği, dişisinde testere benzeri yumurtlama organı olan böcek

SAW FRAME : English Turkish

testere çerçevesi