English Turkish
SENIOR EQUITY : English Turkish
(Ekonomi) imtiyazlı eşitlik, şirket çöktüğünde veya iflas ettiğinde sıradan hisse sahiplerinden önce ödemelerini alan tercihli hisse sahiplerinin ünvanı/lakabı
SENIOR HIGH SCHOOL : English Turkish
lise
SENIOR LECTURER : English Turkish
kıdemli konuşmacı, kıdemli okutman, en yüksek akademik derecedeki konuşmacı
SENIOR MAN : English Turkish
n. yaşça büyük adam
SENIOR MASTER SERGEANT : English Turkish
n. Kıdemli başçavuş, ABD Hava Kuvvetleri'nde başçavuş rütbesinin üzerinde bir rütbeye sahip astsubay, SMSgt
SENIOR MEMBER OF THE PRESS : English Turkish
kıdemli gazeteci, basının kıdemli üyesi, çok tecrübeli gazeteci
SENIOR OFFICER : English Turkish
kıdemli subay, üst rütbeli subay
SENIOR PARTNER : English Turkish
kıdemli ortak, bir işletmede imtiyazlı hakka sahip ortak, bir işletme veya şirketin oy veren ortağı
SENIOR POLICE SOURCES : English Turkish
kıdemli polis kaynakları, polis gücünde yüksek rütbedeki kaynaklar
SENIOR SERVICE : English Turkish
Kraliyet Donanması (İngiltere)
SENIOR STAFF : English Turkish
yüksek dereceli personel
SENIOR WRITER : English Turkish
kıdemli yazar, baş yazarlardan biri, tecrübeli ve yetkili yazar
SENIOR YEAR : English Turkish
son sene, okuldaki final yılı
SENIOR-CITIZEN CENTER : English Turkish
n. yaşlılar merkezi, yaşlı insanlar için çeşitli aktiviteler sunulan yer
SENIOR-HIGH SCHOOL TEACHER : English Turkish
ikinci dereceden okul öğretmeni, ikincil okul öğretmeni
SENIORITY : English Turkish
n. yaşça büyüklük, eskilik, kıdem, üstlük
SENKACHI : English Turkish
n. "sabah iyi şans, öğleden sonra kötü şans" özel anlamına sahip rokuyo (altı günden oluşan bir hafta) Japon takviminin 6 gününden biri (ayrıca Sakigachi veya Sensho diye söylenen)
SENMAKE : English Turkish
n. "sabah kötü şans, öğleden sonra iyi şans" özel anlamına sahip rokuyo (altı günden oluşan bir hafta) Japon takviminin 6 gününden biri (bugün ayrıca Sakimake, Senpu, Senbu diye de söylenir)
SENNA : English Turkish
n. sinameki
SENNET : English Turkish
n. boru sesi
SENNIGHT : English Turkish
n. haftalık
SENNIT : English Turkish
n. gemilerde düz bağlanmış ip; şapka yapımında kullanılan düzleştirilmiş hasır veya yapraklar
SENPU : English Turkish
n. "sabah kötü şans, öğleden sonra iyi şans" özel anlamına sahip rokuyo (altı günden oluşan bir hafta) Japon takviminin 6 gününden biri (bugün ayrıca Sakimake, Senpu, Senbu diye de söylenir)
SENSATE : English Turkish
adj. duyular ile algılanan, duyusal, hissedilir
SENSATION : English Turkish
n. duyu, duygu, his, algı, hissetme, algılama, duyum, heyecan, merak, heyecan verici şey, sansasyon
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani