Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SHALOM : English Turkish

interj. (İbranice) barış (bir veda veya tebrik olarak kullanılan)

SHALOM ALEICHEM : English Turkish

(
1916, Solomon Rabinowitz olarak doğan) Rus asıllı İbrani mizahçı, romanlar oyunlar ve kısa hikayeler (bazıları "Damdaki Kemancı" müzikalinin temelini oluşturan) yazarı

SHALT : English Turkish

v. (Gramer) istemek; niyet etmek, planlamak;
meli,
malı, mecbur olmak, zorunda olmak (gelecek zaman oluşturmak için kullanılan yardımcı fiil)

SHALWAR : English Turkish

n. şalvar

SHAM : English Turkish

n. taklit, yalan, hile, yalancı, dolandırıcı, sahtekâr, yastık kılıfı (yaslanmak için)

SHAM : English Turkish

v. numara yapmak, taklidi yapmak, yapar gibi görünmek

SHAM : English Turkish

adj. yapma, sahte, taklit

SHAM BATTLE : English Turkish

n. tatbikat, manevra

SHAM DIAMOND : English Turkish

sahte elmas

SHAM ILL : English Turkish

v. hasta numarası yapmak

SHAM SLEEP : English Turkish

n. uyur gibi yapmak, uyuma numarası yapmak

SHAMAI : English Turkish

n. bir soyadı (İbranice)

SHAMAI SCHOOL : English Turkish

Shamai okulu, İncil kanunlarının kesin ve katı bir yorumunu destekleyen Talmudik okul

SHAMAN : English Turkish

n. şaman

SHAMANISM : English Turkish

n. şamanizm

SHAMANIST : English Turkish

n. şamanist, şamanizme bağlı kimse; hastalığı iyileştirmek veya geleceği tahmin etmek için doğaüstü güçlere inanan kimse

SHAMANIST : English Turkish

adj. şamanistik, şamanizmle (hastalığı iyileştirmek veya geleceği tahmin etmek için doğaüstü güçlere inanma) alakalı

SHAMANISTIC : English Turkish

adj. şamanistik, şamanist, şamanizmle (hastalığı iyileştirmek veya geleceği tahmin etmek için doğaüstü güçlere inanma) alakalı

SHAMATEUR : English Turkish

n. sahte amatör, amatör olduğunu iddia eden profesyonel sporcu

SHAMBLE : English Turkish

n. badi badi yürüme, paytak paytak yürüme, ayaklarını sürterek yürüme

SHAMBLE : English Turkish

v. badi badi yürümek, paytak paytak yürümek, ayaklarını sürterek yürümek

SHAMBLES : English Turkish

n. mezbaha, kasap tezgâhı, savaş alanı, karmakarışık yer, hengâme, rezalet, yıkıntı

SHAMBOLIC : English Turkish

adj. (İngiliz İngilizcesi argosu) kaotik, düzensiz bir şekilde, karışıklık içerisinde

SHAME : English Turkish

n. utanç, utanma, utanılacak şey, ayıp, yüz karası, leke, yazık

SHAME : English Turkish

v. utandırmak, mahçup etmek, ayıp etmek, yazık etmek, namusunu kirletmek, tecâvüz etmek