English Turkish
SHOW SMB. THE DOOR : English Turkish
kapı dışarı etmek, kovmak
SHOW SMB. TO THE DOOR : English Turkish
v. geçirmek, kapıya kadar geçirmek
SHOW SOME PROMISE : English Turkish
v. umut vermek, başarılı olacağa benzemek
SHOW THE BULL-HORN : English Turkish
muhalefetini deklare etmek, muhalefetini ifade etmek
SHOW THE CLOVEN : English Turkish
n. maskesini atmak
SHOW THE DOOR : English Turkish
kapıyı göstermek, kovmak
SHOW THE DOOR TO : English Turkish
kapıyı göstermek, kovmak, uzaklaştırmak
SHOW THE WHITE FEATHER : English Turkish
korkaklık etmek, korktuğunu belli etmek, korkmak, ödleklik etmek
SHOW THE WHITE FLAG : English Turkish
eyaz bayrak göstermek, teslim olmak, teslim etmek, kabullenmek
SHOW TIME : English Turkish
şov zamanı, bir gösterinin başladığı zaman
SHOW TRIAL : English Turkish
göstermelik duruşma
SHOW UP : English Turkish
göstermek, ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, görünmek, çıkagelmek, gelivermek, ortaya çıkmak, belli olmak
SHOW WINDOW : English Turkish
vitrin, sergi
SHOW-MUST-GO-ON IMPULSE : English Turkish
gösteri devam etmeli dürtüsü, bir gösterinin planlandığı gibi devam etmesi gerektiği dürtüsü
SHOW-STOPPER : English Turkish
n. bir gösterideki uzatılmış alkışları çeken gösterici veya sahne; aşırı derecede çekici veya göze çarpan kimse veya şey; (Bilgisayar) kullanışsız uygulamalara sebep olan ve gelişim devam ettikçe tamir edilmesi gereken yazılım veya donanım böceği
SHOW-THROUGH : English Turkish
transparan, temiz, açık
SHOWA PERIOD : English Turkish
n. Showa dönemi, tam manası "aydınlanmış barış dönemi" olan Japonca deyim, tüm Japon İmparatorları'nın en uzun hüküm dönemi olan 1926'dan 1989'a kadar ki Japonya'da bir dönem
SHOWBIZ : English Turkish
n. gösteri işi, sinema tiyatro ve televizyon endüstrisi
SHOWBOAT : English Turkish
n. gezici tiyatro olarak kullanılan nehir buharlı teknesi; davranışları ile dikkat çekmeye çalışan kimse
SHOWCASE : English Turkish
n. vitrin, camekân
SHOWDOWN : English Turkish
n. kâğıtlarını açma, açık oynama, güç gösterisi
SHOWED A SERIOUS ATTITUDE : English Turkish
ciddi bir tutum göstermiş, ciddi ve yetişkin bir tarzda davranış göstermiş
SHOWED COURAGE : English Turkish
cesaret göstermiş, kahramanlık göstermiş, cesur ve cüretkar şekilde davranmış
SHOWED EMPATHY : English Turkish
empati göstermiş, sempati duymuş, anlayış göstermiş
SHOWED HIM THE DOOR : English Turkish
ona kapıyı göstermiş, ona çıkışı göstermiş, ayrılması için ona yol göstermiş, onu dışarı göndermiş
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani