Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SLASHER : English Turkish

n. kırbaçlayan kimse, kesen kimse; kesen silah (kılıç gibi)

SLASHING : English Turkish

n. engel, mani

SLASHING : English Turkish

adj. tahrip, acımasız, ağır, şiddetli, imha edici, muhteşem, çok güzel

SLASHING ATTACK : English Turkish

ölümcül saldırı, öldürücü taarruz

SLASHINGLY : English Turkish

adv. acımasız bir şekilde, şiddetli bir şekilde; kırıcı bir şekilde, şiddetli bir şekilde, sert bir şekilde, ciddi ve ağır bir şekilde

SLAT : English Turkish

n. çıta, lata, tiriz

SLATE : English Turkish

adj. kayağantaşından yapılmış, barut rengi

SLATE : English Turkish

n. barut rengi, kayağantaş, arduvaz, yazı taşı, yazı tahtası, film çekim tahtası, aday listesi

SLATE : English Turkish

v. arduvaz kaplamak, belirlemek, kararlaştırmak, önermek (aday), kınamak, azarlamak, cezalandırmak, şiddetle eleştirmek

SLATE BLUE : English Turkish

adj. kurşun mavisi, barut mavisi

SLATE CLUB : English Turkish

tasarruf derneği

SLATE GRAY : English Turkish

adj. barut rengi, kurşun mavisi

SLATE GREY : English Turkish

adj. barut rengi, kurşun mavisi

SLATE PENCIL : English Turkish

taş kalem

SLATED FOR SURGERY : English Turkish

ameliyat için belirlenmiş, tıbbi bir operasyon için zaman programı yapılmış

SLATER : English Turkish

n. arduvaz döşeyici

SLATEY : English Turkish

adj. arduvaz gibi, arduvazlı, barut rengi

SLATHER : English Turkish

v. çok harcamak, har vurup harman savurmak, kalın sürmek, bolca yaymak

SLATHERS : English Turkish

n. çok miktar, bol miktar

SLATING : English Turkish

n. eleştiri, azar, sert eleştiri, ağır eleştiri

SLATS : English Turkish

n. kaburgalar, kıç

SLATTED : English Turkish

adj. kaburgalarla donatılmış, kaburgalardan yapılmış

SLATTERN : English Turkish

n. pasaklı kadın, hırpani kadın, sürtük

SLATTERNLY : English Turkish

adj. pasaklı, pasaklı bir halde, hırpani, hırpani bir şekilde

SLATY : English Turkish

adj. arduvaz gibi, arduvazlı, barut rengi