English Turkish
SLACKS : English Turkish
n. bol pantolon
SLADE : English Turkish
n. Felix Slade (1790 1868), kendisinden sonra Londra Üniversitesi Koleji'ndeki Slade Güzel Sanatlar Okulu'na (1871'de kurulan) ismi verilen adam
SLAG : English Turkish
n. cüruf, mucur, dışık, kömür kırıntısı, basit kadın
SLAG : English Turkish
v. cüruflaşmak, mucur olmak, cüruf haline getirmek
SLAG HEAP : English Turkish
ir maden eritme işlemi esnasında metalden ayrılmış tortu öbeği
SLAGGY : English Turkish
adj. cüruflu
SLAIN : English Turkish
v. öldürmek, cinayet işlemek, katletmek; yok etmek, imha etmek; alt etmek, ezmek, bozmak, çekmek (Argo)
SLAIN : English Turkish
adj. öldürülmüş, cinayete kurban gitmiş
SLAINTE : English Turkish
interj. (irlandaca ve İskoçça) Şerefe!, içmeden hemen önce kadeh kaldırma
SLAKE : English Turkish
v. gidermek (susuzluk vb.), söndürmek (kireç)
SLAKED : English Turkish
adj. suyla karıştırılmış (limonla alakalı)
SLAKED LIME : English Turkish
sönmüş kireç
SLALOM : English Turkish
n. slalom, zikzaklı kayma
SLAM : English Turkish
interj. bam, çat, güm
SLAM : English Turkish
n. çarpma sesi, sayı almadan biten el
SLAM : English Turkish
v. çarpmak, çarparak kapatmak, çarparak koymak, veryansın etmek, sövmek, fırça atmak, yenmek, fark atmak, yerden yere vurmak, acımasızca eleştirmek
SLAM DANCE : English Turkish
insanların sıçradığı ve kasten birinin diğerine çarptığı dans şekli (genellikle punk rock müzikte yapılan)
SLAM THE DOOR : English Turkish
kapıyı çarpmak, kapıyı sert kapatmak (kızgınlık içerisinde)
SLAM THE DOOR IN ONE'S FACE : English Turkish
kapıyı bir kimsenin suratına çarpmak, birisinin yüzüne sertçe kapıyı kapatmak
SLAM-BANG : English Turkish
zorla olacak şekilde, gürültülü bir şekilde, kuvvetli bir şekilde
SLAMMED ON THE BRAKES : English Turkish
frenlere asılmış, hızlıca frenlere basmış, aniden frenleri kullanmış
SLAMMED THE DOOR IN HIS FACE : English Turkish
kapıyı yüzüne çarpmış, onu reddetmiş, içeri girmesine müsade etmemiş
SLAMMER : English Turkish
n. kuvvetli bir şekilde kapatan veya çarpan kimse; hapishane, cezaevi (Argo)
SLANDER : English Turkish
n. iftira, kara çalma, kötüleme, yerme
SLANDER : English Turkish
v. iftira etmek, çamur atmak, kötülemek, kara çalmak, yermek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani