Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SLOP OVER : English Turkish

taşmak, dökülmek, coşmak, taşkınlık yapmak

SLOP PAIL : English Turkish

pis su kovası, bulaşık kovası

SLOP UP : English Turkish

v. şapırdatarak yemek, höpürdeterek içmek, ağzını şapırdatarak yemek

SLOPE : English Turkish

n. yokuş, bayır, eğimli yer, yamaç, eğim, meyil, şev

SLOPE : English Turkish

v. meyilli olmak, eğimli olmak, eğim yapmak, eğri koymak, şevlendirmek, omuza asmak (tüfek)

SLOPE ARMS : English Turkish

silahı omuzuna yerleştirmek, silahı omuza asmak

SLOPE AROUND : English Turkish

v. aylak aylak dolaşmak, boşta gezmek

SLOPE OFF : English Turkish

kaçmak, arazi olmak

SLOPING : English Turkish

adj. eğik, eğri, eğimli, meyilli, şevli

SLOPPILY : English Turkish

adv. ihmalkar bir şekilde; kirli ve dağınık bir şekilde, derli toplu olmayan düzensiz bir şekilde

SLOPPINESS : English Turkish

n. ıslaklık, çamurluluk, pasaklılık, şapşallık, komik derecede hassaslık

SLOPPY : English Turkish

adj. ıslak, cıvık, çamurlu, sulu, pasaklı, gülünç derecede hassas, yarım yamalak

SLOPPY HANDWRITING : English Turkish

dağınık ve okunmayan el yazısı, dikkatsizce yazılmış ve okunması çok zor elyazısı

SLOPPY JOE : English Turkish

n. kıymalı ve domates soslu sandviç

SLOPPY WORK : English Turkish

n. yarım yamalak iş

SLOPS : English Turkish

n. ucuz elbise, pis su, sulu yemek, ucuz hazır elbise

SLOPSHOP : English Turkish

n. ucuz giyim mağazası [aşağ.], ucuzcu mağaza

SLOSH : English Turkish

n. çamurlu kar, eriyen kar, sulu çamur, çamur, çamurlu su

SLOSH : English Turkish

v. çamurda yürümek, suda yürümek, çalkalanmak, çalkalamak, sıçratmak, içmek, haşat etmek, pestilini çıkarmak

SLOSH DOWN : English Turkish

v. içmek, kafaya dikmek, yuvarlamak (içki)

SLOSH ON : English Turkish

v. dökmek, sıçratmak

SLOSHED : English Turkish

adj. sarhoş, kafası dumanlı

SLOSHY : English Turkish

adj. vıcık vıcık, çamurlu, sulu

SLOT : English Turkish

n. delik, yarık, oluk, yiv, yer, sıra, geyik izi, av izi

SLOT : English Turkish

v. delik açmak, yarık açmak, yerine oturtmak, yerleştirmek, oturtmak, yoluna koymak