Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SLIPPER : English Turkish

n. terlik, tekerlek çarığı

SLIPPERED : English Turkish

adj. terlikli

SLIPPERINESS : English Turkish

n. kayganlık, kaypaklık, güvenilmezlik

SLIPPERY : English Turkish

adj. kaygan, kaypak, güvenilmez, kayan, zor anlaşılır, akılda kalıcı olmayan, hatırlanması zor, hassas (konu)

SLIPPERY SLOPE : English Turkish

pürüzsüz meyil, düz yokuş, kaygan tepe

SLIPPING : English Turkish

n. kayma, kayış

SLIPPY : English Turkish

adj. kaygan, kayıcı, aceleci, çabucak

SLIPSHOD : English Turkish

adj. dikkatsiz, özensiz, baştan savma, yarım yamalak, pasaklı

SLIPSHODDINESS : English Turkish

n. bakımsızlık, ıslaklık, çamurluluk; eskilik

SLIPSHODNESS : English Turkish

n. bakımsızlık, ıslaklık, çamurluluk; eskilik

SLIPSTICK : English Turkish

n. sürgülü hesap cetveli

SLIPSTREAM : English Turkish

n. pervane rüzgârı

SLIPUP : English Turkish

n. hata, yanlış

SLIPWAY : English Turkish

n. gemi kızağı, kızak, kızak (gemi)

SLIT : English Turkish

n. yarık, kesik, dar aralık, yırtık, yırtmaç

SLIT : English Turkish

v. yarmak, kesmek (uzunluğuna), yırtmak, sökmek, yarılmak, yırtılmak, sökülmek

SLIT EYED : English Turkish

adj. kısık gözlü

SLITHER : English Turkish

v. kayarak gitmek, kaymak, sürünerek ilerlemek

SLITHERING : English Turkish

adj. kayan, yılan gibi kayan

SLITHERY : English Turkish

adj. kayan, kaygan, kayıcı

SLITTER : English Turkish

n. basıldıktan sonra bir sayfayı otomatik olarak iki veya daha fazla parçaya kesen mekanizma (Yazılı Basın); kesen kimse veya şey

SLIVER : English Turkish

n. kıymık, uzun ince parça, yün eğirme

SLIVER : English Turkish

v. kıymık yapmak, incecik ayrılmak, ince kesmek, kıymak

SLOANE : English Turkish

n. genellikle Londra (İngiltere) veya civarında yaşayan şık üst sınıf bayan

SLOANE : English Turkish

n. bir soyadı