English Turkish
SLOB : English Turkish
n. çamur, kılıksız kimse, pasaklı tip, sersem, sevimsiz tip
SLOBBER : English Turkish
n. salya, aşırı duygusal sözler
SLOBBER : English Turkish
v. salyası akmak, ağzının suyu akmak, ağzından akmak, salya sümük öpmek
SLOBBER OVER : English Turkish
v. abartmak, gevezelik yapmak
SLOBBERER : English Turkish
n. ağzının suyu akan kimse veya şey
SLOBBERY : English Turkish
adj. salyalı, salyası akan, salya akıtan, vıcık vıcık, ıslak, aşırı duygusal, abartılı
SLOBODAN : English Turkish
n. bir erkek ismi
SLOBODAN MILOSEVIC : English Turkish
n. (
2006) Sırp politikacı ve 1997'den 2000 yılına kadar Yugoslavya'nın eski devlet başkanı (savaş suçu işlemekle suçlandı ve hüküm verilmeden iki ay önce BM gözaltı merkezindeki hapishane hücresinde öldü)
SLOE : English Turkish
n. yaban eriği, çakaleriği, karaçalı
SLOE BUSH : English Turkish
n. yaban eriği ağacı
SLOE TREE : English Turkish
n. yaban eriği ağacı
SLOE-EYED : English Turkish
kara gözlü; şehla gözlü, şaşı gözlü
SLOG : English Turkish
n. sert vuruş, hızlı vuruş, zahmetli iş, gayret, sert yumruk, yorucu yürüyüş
SLOG : English Turkish
v. vurmak, hızlı vurmak, sert vurmak, dövmek, çok çalışmak, zorlanmak, çalışıp didinmek, zahmetli iş yapmak
SLOG AT ONE'S WORK : English Turkish
işinde çok çalışmak, işinde azmetmek
SLOG AWAY : English Turkish
v. çok çalışmak, eşek gibi çalışmak, çalışıp didinmek, zorlanmak, zorla yürümek, inatla devam etmek
SLOG ON : English Turkish
v. zorlanmak, zorla yürümek, inatla devam etmek
SLOGAN : English Turkish
n. slogan, parola, reklâm sloganı, savaş çığlığı [İsk.]
SLOGGER : English Turkish
n. sert vuran kimse, ağır işçi, eşek gibi çalışan işçi
SLOOP : English Turkish
n. şalopa, küçük yelkenli
SLOOP OF WAR : English Turkish
n. savaş şalopası, savaş yelkenlisi, yanlızca bir güvertesinde silahları olan küçük savaş gemisi
SLOP : English Turkish
n. çamurlu su birikintisi, domuz yemi, iğrenç sözler, bol gömlek, bol ceket
SLOP : English Turkish
v. döküp saçmak, dökmek, sıçratmak, ağzını şapırdatarak yemek, höpürdeterek içmek, çamurlu suda koşmak, suda yürümek
SLOP AROUND : English Turkish
v. aylak aylak dolaşmak
SLOP BASIN : English Turkish
ulaşık kabı, bulaşık leğeni
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani