Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SLUICE GATE : English Turkish

ent kapağı

SLUICE-GATE : English Turkish

suyun akışını durdurmak için duvar, baraj, set, bent

SLUICEWAY : English Turkish

n. savak

SLUM : English Turkish

n. gecekondu mahallesi, fakir semt, kenar mahalle, yoksul ev, gecekondu

SLUM : English Turkish

v. fakir semtleri hayır için dolaşmak, gecekondu mahallesinde yaşamak, gecekonduda yaşmak

SLUMBER : English Turkish

n. pinekleme, uyuklama

SLUMBER : English Turkish

v. pineklemek, uyuklamak, uyumak

SLUMBER AWAY : English Turkish

pinekleyerek geçirmek, uyuklayarak geçirmek

SLUMBER ONE'S LIFE AWAY : English Turkish

hayatını pinekleyerek geçirmek, zamanını uyuyarak boşa harcamak, verimli birşeyler yapabilecekken bunun yerine uyumak

SLUMBER PARTY : English Turkish

n. pijama partisi, konukların gece birisinin evinde uyudukları parti (genellikle çocuklar)

SLUMBERER : English Turkish

n. uyuyan kimse; tembel ve uyuşuk kimse

SLUMBERLAND : English Turkish

n. çocukların uyuduklarında gittikleri hayali yer (Gayrı resmi)

SLUMBEROUS : English Turkish

adj. pinekleyen, uyuklayan, uykucu, uyuyan

SLUMBERS : English Turkish

n. uyuklama, pinekleme, uyku

SLUMGULLION : English Turkish

n. (kanada ve Amerikan Argosu) su dolu istiridye veya balık havuzu; et havuzu

SLUMLORD : English Turkish

n. dökülen binalardaki dairelerini kiraya veren evsahibi

SLUMMY : English Turkish

adj. kenar mahalle veya varoşlarla alakalı, gecekondu semtine benzeyen, aşırı derecede kalabalık ve fakirlikten muzdarip, dökülen, pis, kirli

SLUMP : English Turkish

n. düşme, çökme, ani düşüş, birden düşme, ekonomik kriz, durgunluk (piyasa), toprak kayması

SLUMP : English Turkish

v. çökmek, birden düşmek, pat diye düşmek, kaymak (toprak)

SLUMP DOWN : English Turkish

v. yığılmak, kendini bırakmak, çökmek

SLUMPING : English Turkish

n. toprak kayması

SLUMS : English Turkish

n. gecekondu mahallesi, fakir semt, kenar mahalle

SLUNG SHOT : English Turkish

n. sapanın ucuna bağlı ağırlık (silah)

SLUR : English Turkish

n. leke, ayıp, hakaret, ağzında yuvarlama, kötü telaffuz etme, kargacık burgacık yazma, iç içe yazma, ses kaydırması, notaları birleştirme, ses kaydırma imi

SLUR : English Turkish

v. lekelemek, kirletmek, leke sürmek, kötü telâffuz etmek, ağzında gevelemek, ağzında yuvarlamak, okunaksız yazmak, notaları birleştirerek çalmak, iki notayı birleştirmek