Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SMELLED WAR : English Turkish

savaş kokusu almış, bir savaşın yaklaştığını hissetmiş

SMELLER : English Turkish

n. burun, buruna atılan yumruk

SMELLINESS : English Turkish

n. kötü bir kokuya sahip olma özelliği, pis koku, kötü koku

SMELLING : English Turkish

n. koklama, kokan, koklayan

SMELLING BOTTLE : English Turkish

koklama şişesi, kokan tuzları taşımak için küçük kap

SMELLING MOLDY : English Turkish

adj. küf kokulu

SMELLING MOULDY : English Turkish

adj. küf kokulu

SMELLING SALTS : English Turkish

amonyak ruhu, ruh (koklatılan)

SMELLS GOOD : English Turkish

güzel kokan, hoş bir kokusu olan, güzel bir aroma taşıyan

SMELLY : English Turkish

adj. pis kokulu, kötü kokan, kokmuş

SMELT : English Turkish

n. gümüş balığı [zool.], osmerus

SMELT : English Turkish

v. eritmek (maden), döküm yapmak, arıtmak

SMELTED : English Turkish

adj. metal içeriğini çıkarmak için eritilmiş veya kavrulmuş (maden filizi ile alakalı)

SMELTER : English Turkish

n. dökümcü, tasfiye fırını

SMELTERY : English Turkish

n. dökümcülük, dökümhane

SMELTING : English Turkish

n. döküm, maden eritme

SMELTING FURNACE : English Turkish

döküm fırını, maden eritme ocağı

SMEW : English Turkish

n. sütlâbi, beyaz tarak dişli ördek

SMIDGEN : English Turkish

n. minik zerre, çok küçük miktar, ufacık şey

SMIDGEON : English Turkish

n. hafif vuruş, parça, kırıntı

SMIDGIN : English Turkish

n. minik parça, vçok küçük miktar, mayt (ayrıca smidgen)

SMILAX : English Turkish

n. saparma

SMILE : English Turkish

n. gülümseme, tebessüm, gülüş

SMILE : English Turkish

v. gülümsemek, tebessüm etmek, gülmek, parlamak, gülümseme ile karşılık vermek

SMILE APPROVAL : English Turkish

v. gülümsemeyle kabul etmek, gülümseyerek onayladığını göstermek