English Turkish
SOFTWOOD : English Turkish
n. kozalaklı ağaçlar, tahtası yumuşak ağaçlar, yumuşak kereste
SOFTY : English Turkish
adj. aptal, sümsük, sünepe, aşırı duygusal kimse, hanım evlâdı
SOG : English Turkish
düşman bölgesindeki örtülü ve/veya son derece tehlikeli operasyonları gerçekleştirmekten sorumlu elit askeri güç (görevler askeri, politik, bilgi toplama niteliğinde, veya ekonomik olabilir)
SOGGILY : English Turkish
adv. ıslak bir şekilde, sırılsıklam bir şekilde, vıcık vıcık bir şekilde, rutubetli bir şekilde
SOGGINESS : English Turkish
n. ıslaklık, sırılsıklamlık, vıcık vıcıklık, su veya rutubetle doyurulmuş olma
SOGGY : English Turkish
adj. vıcık vıcık, çamur, hamur gibi, hantal, uyuşuk
SOH : English Turkish
n. sol [müz.]
SOHO : English Turkish
ilgisayar pazarlama terimi
SOHO : English Turkish
n. Londra'nın merkezinde bir bölge (tiyatroları, restorantları ve kulüpleri ile ünlü); New York City'de Manhattan Adası'nın güneybatısında bir bölge (sanat galerileri, restorantları ve mağazaları ile ünlü)
SOHOO : English Turkish
n. Çin İnternet arama motoru
SOI DISANT : English Turkish
adj. sözde
SOIGNE : English Turkish
adj. bakımlı, iyi giyimli, özenli bir şekilde giyinmiş, düzgün bir görüntüsü olan, modaya uygun; zarif ve hoş bir tarzda tasarlanmış veya döşenmiş
SOIGNEE : English Turkish
adj. bakımlı, iyi giyimli, özenli bir şekilde giyinmiş, düzgün bir görüntüsü olan, modaya uygun; zarif ve hoş bir tarzda tasarlanmış veya döşenmiş
SOIGNÉ : English Turkish
adj. bakımlı, iyi giyimli, özenli bir şekilde giyinmiş, düzgün bir görüntüsü olan, modaya uygun; zarif ve hoş bir tarzda tasarlanmış veya döşenmiş
SOIL : English Turkish
n. toprak, arazi, ülke, vatan, kir, leke, pislik, gübre, lağım pisliği
SOIL : English Turkish
v. kirletmek, pisletmek, lekelemek, leke sürmek, namusunu kirletmek, kirlenmek, taze otla beslemek, yeşillik yedirmek
SOIL BETTERMENT : English Turkish
toprak iyileştirmesi, içinden taşlar ayıklanarak toprağın geliştirilmesi, akaçlama ve gübreleme
SOIL CONSERVATION : English Turkish
toprak koruması, toprağın erozyona karşı korunması
SOIL EROSION : English Turkish
toprak kayması, toprak erozyonu, toprağın aşınması, toprağın sürüklenmesi
SOIL IMPROVEMENT : English Turkish
toprak iyileştirmesi, içinden taşlar ayıklanarak toprağın geliştirilmesi, akaçlama ve gübreleme
SOIL ONE'S HANDS WITH : English Turkish
elini kirletmek, elini kire bulaştırmak, elini pisliğe bulaştırmak, kendini küçük düşürmek
SOIL PIPE : English Turkish
n. lağım borusu, pis su borusu
SOIL WITH MUD : English Turkish
v. çamurlamak
SOILAGE : English Turkish
n. taze ot, yeşillik
SOILED : English Turkish
adj. kirli
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani