Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

SOUTHWARD : English Turkish

adj. güneye doğru olan

SOUTHWARD : English Turkish

adv. güneye doğru

SOUTHWARDLY : English Turkish

adj. güneye doğru giden bir şekilde, güney yönünde giden bir şekilde; güneyden gelen bir şekilde, güney yönünden gelen bir şekilde

SOUTHWARDLY : English Turkish

adv. güneye doğru giden bir şekilde, güney yönünde giden bir şekilde; güneyden gelen bir şekilde, güney yönünden gelen bir şekilde

SOUTHWARDS : English Turkish

adv. güneye doğru, güney yönünde

SOUTHWEST : English Turkish

n. güneybatı

SOUTHWEST : English Turkish

adj. güneybatı

SOUTHWEST : English Turkish

adv. güneybatıya, güneybatıdan

SOUTHWESTER : English Turkish

n. güneybatı rüzgârı, lodos, geniş kenarlı gemici şapkası

SOUTHWESTERLY : English Turkish

adj. güneybatıya doğru giden bir şekilde, güneybatı yönünde giden bir şekilde; güneybatıdan gelen bir şekilde, güneybatı yönünden gelen bir şekilde

SOUTHWESTERLY : English Turkish

adj. güneybatıya doğru giden bir şekilde, güneybatı yönünde giden bir şekilde; güneybatıdan gelen bir şekilde, güneybatı yönünden gelen bir şekilde

SOUTHWESTERN : English Turkish

adj. güneybatı, güneybatıdaki

SOUTHWESTERNER : English Turkish

n. güneybatılı kimse, güneybatıdan gelen kimse

SOUTHWESTWARD : English Turkish

adj. güneybatı yönünde olan

SOUTHWESTWARD : English Turkish

adv. güneybatıya, güneybatıdan, güneybatı yönünde

SOUTHWESTWARDLY : English Turkish

adj. güneybatıya doğru giden bir şekilde, güneybatı yönünde giden bir şekilde; güneybatıdan gelen bir şekilde, güneybatı yönünden gelen bir şekilde

SOUTHWESTWARDLY : English Turkish

adv. güneybatıya doğru giden bir şekilde, güneybatı yönünde giden bir şekilde; güneybatıdan gelen bir şekilde, güneybatı yönünden gelen bir şekilde

SOUVENIR : English Turkish

n. hatıra, andaç, hatıra eşya

SOUVENIR DEPARTMENT : English Turkish

n. hediyelik eşya mağazası

SOUVENIR SHOP : English Turkish

n. hediyelik eşya mağazası, hediye

SOUWESTER : English Turkish

n. güneybatı rüzgârı, akyel, lodos, güneybatıdan esen sert rüzgâr; su geçirmez şapka; muşambadan yapılan ve rüzgârda giyilen mont

SOV'RAN : English Turkish

adj. egemen, hakim, mutlâk

SOV'RAN : English Turkish

n. hükümdar, padişah, egemen güç

SOVEREIGN : English Turkish

n. hükümdar, padişah, kral, egemen güç, iktidardaki parti, bağımsız ülke, İngiliz altın lirası

SOVEREIGN : English Turkish

adj. yüce, egemen, iktidardaki, mutlâk, bağımsız, çok büyük, mükemmel, etkili (ilaç), birebir (ilaç)