Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPEECH IMPEDIMENT : English Turkish

konuşma rahatsızlığı, konuşma sorunu, konuşma problemi, bir konuşma terapistinin iyileştirmesini gerektiren sorun

SPEECH IS SILVER, SILENCE IS GOLDEN : English Turkish

söz gümüşse sükût altındır, sessiz kalmak konuşmaktan her zaman iyidir

SPEECH RECOGNITION : English Turkish

ses tanıma, konuşma tanıma, insan sesini bilgisayar ile deşifre eden teknoloji

SPEECH RECORD : English Turkish

n. ses kaydı

SPEECH STYLE : English Turkish

konuşma tarzı, konuşma stili, kelimeleri telaffuz etme tarzı

SPEECH SYNTHESIS : English Turkish

konuşma sentezi, bilgisayar kullanılarak oluşturulan insan sesine benzeyen ses çıktısı

SPEECH THERAPIST : English Turkish

konuşma terapisti, konuşma doktoru, konuşma ve dinleme ile ilgili sorunları inceleyen ve iyileştiren kimse

SPEECH THERAPY : English Turkish

konuşma terapisi, konuşma ve dinleme ile ilgili sorunları incelenmesi ve iyileştirilmesi

SPEECH-MAKING : English Turkish

konuşma yapma, konuşma, halka hitap ederek konuşma yapma, ders anlatma

SPEECHIFICATION : English Turkish

n. nutuk çekme, kafa şişirme

SPEECHIFIER : English Turkish

n. nutuk çeken kimse, kafa şişiren kimse

SPEECHIFY : English Turkish

v. söylev vermek, nutuk çekmek, kafa şişirmek

SPEECHLESS : English Turkish

adj. dilsiz, dili tutulmuş, nutku tutulmuş, suskun, sessiz, sözsüz, kelimelere dökülemeyen, sözle ifade edilemeyen

SPEECHLESSLY : English Turkish

adv. konuşmadan, konuşmasız bir şekilde, sessizce, suskunca, söz söylemeden

SPEECHLESSNESS : English Turkish

n. sessizlik, suskunluk

SPEECHMAKING : English Turkish

n. konuşma yapma, konuşma, halka hitap ederek konuşma yapma, ders anlatma

SPEECHWRITER : English Turkish

n. konuşma yazan kimse, konuşma metni yazan kimse, konuşma yazarı, başkaları için konuşma metinleri yazan kimse

SPEED : English Turkish

n. çabukluk, sürat, hızlılık, hızlı olma, vites, ışığa duyarlık, hız, amfitamin, devir sayısı, uyarıcı, başarı

SPEED : English Turkish

v. yolunu açık etmek, uğurlamak, yolcu etmek, hızlandırmak, hız yapmak, süratli gitmek, başarılı olmak

SPEED BUMP : English Turkish

hız tümseği, hız kesme tümseği, kasis, sürücülerin araç hızlarını düşürmek amacıyla yol üzerine yapılan tümsek

SPEED COP : English Turkish

n. motosiklet kullanan polis, motosikletli polis

SPEED COUNTER : English Turkish

n. hız sayacı, devir sayacı

SPEED DIAL : English Turkish

hızlı arama, hızlı çevirme, kullanıcıya telefonda telefon numaraları kaydederek bu numaraları sadece bir veya iki tuş kullanarak arama olanağı sağlayan seçenek (bir numaranın tümünün aranmasına gerek kalmaz)

SPEED DIALLING : English Turkish

hızlı arama, bir telefon numarasını sadece kod kullanarak arama (tüm numarayı aramak zorunda kalmadan)

SPEED HUMP : English Turkish

hız tümseği, hız kesme tümseği, kasis, sürücülerin araç hızlarını düşürmek amacıyla yol üzerine yapılan tümsek