English Turkish
SPEEDING UP : English Turkish
n. süratlenme
SPEEDO : English Turkish
n. hızölçer, takometre
SPEEDOMETER : English Turkish
n. hız göstergesi, hızölçer, takometre
SPEEDSTER : English Turkish
n. aşırı hız yapan sürücü, hız yapan sürücü
SPEEDWALK : English Turkish
n. yürüyen kaldırım, yayalara için tasarlanmış düşük hızda mekanik olarak hareket eden kaldırım (çoğunlukla havaalanları ve metro istasyonların kullanılır)
SPEEDWAY : English Turkish
n. hız limiti olmayan yol, yarış pisti, sürat pisti
SPEEDWELL : English Turkish
n. yavşanotu [bot.]
SPEEDWRITING : English Turkish
n. sembollerden ziyade standart alfabe harflerinin kombinasyonunun kullanıldığı stenografi yazı şekli
SPEEDY : English Turkish
adj. hızlı, seri, çabuk, süratli
SPEEDY JUSTICE : English Turkish
hızlı adalet, süratli yargılama, şüphelilerin yakalanmalarından hemen sonra hızlı bir şekilde yapılan yargılama
SPEEDY RECOVERY : English Turkish
geçmiş olsun (hasta veya yaralanmış birine çabucak iyileşmesi için bulunulan dilek)
SPEEL : English Turkish
n. geliştirilmiş ve ikna veya eğlendirme amaçlı doğaçlama konuşma
SPEEL : English Turkish
v. tırmanmak, çıkmak, yükselmek (İskoçça, Kuzeyli İngilizcesi)
SPEISS : English Turkish
n. arsenikli ham maden
SPELAEAN : English Turkish
adj. mağaralar ile ilgili, mağaralara ait; mağara sakinleriyle ilgili; mağaralarda yaşama
SPELAEOLOGIST : English Turkish
n. mağarabilimci, mağara araştırmacısı, mağara kâşifi, mağaralar keşfeden ve inceleyen kimse
SPELAEOLOGY : English Turkish
n. speleoloji, mağarabilimi, mağaralar keşfi ve incelemesi
SPELEAN : English Turkish
adj. mağaralar ile ilgili, mağaralara ait; mağara sakinleriyle ilgili; mağaralarda yaşama
SPELEOLOGIST : English Turkish
n. mağara araştırmacısı
SPELEOLOGY : English Turkish
n. speleoloji, mağara bilimi
SPELL : English Turkish
n. büyü, afsun, sihir, tılsım, büyüleme, büyülenme, alımlılık, çekıcilik, sıra, nöbet, vardiya, çalışma sırası, kısa süre, kısa mesafe, dönem, kriz (öksürük vb.)
SPELL : English Turkish
v. hecelemek, imlâsını yazmak, diye okunmak, anlamına gelmek, nöbetini devretmek, yerine çalışmak, büyülemek, etkilemek
SPELL BACKWARD : English Turkish
tersten okumak, ters anlamak
SPELL CHECK : English Turkish
n. yazım denetimi, sözcük kontrolü, bir yazım denetleyicisi kullanarak bir belgenin hatalı yazımlarının bulunması için incelenmesi
SPELL CHECKER : English Turkish
n. yazım denetimcisi, yazım denetleyicisi, bir belgedeki kelimelerin yazımlarını kontrol ederek yanlışları düzelten yazılım uygulaması veya bilgisayar programı (çoğu Word işletim programında bulunmaktadır)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani