Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPHYGMOMETER : English Turkish

n. sfigmometre, kan basınç ölçeri, kan basıncını ölçen alet, nabız ölçüm cihazı

SPHYGMUS : English Turkish

n. nabız

SPICA : English Turkish

n. başak, sivri uç [bot.]

SPICATE : English Turkish

adj. başaklı, başak biçiminde

SPICE : English Turkish

n. baharat, çeşni, bahar, heyecan

SPICE : English Turkish

v. heyecan katmak, baharat koymak, çeşni katmak, ilginçleştirmek

SPICE GIRLS : English Turkish

aharat kızlar, beş kadın şarkıcıdan oluşan başarılı İngiliz pop rock grubu

SPICE ISLANDS : English Turkish

aharat adaları, Endonezya'nın doğusunda adalar grubu (ayrıca Moluccas olarak ta bilinir)

SPICE OF : English Turkish

-nın parçası,
ndan bir parça

SPICE RACK : English Turkish

n. baharat rafı, baharat kaplarını koymak için kullanılan raf

SPICED : English Turkish

adj. baharatlı, baharlı, kokulu

SPICERY : English Turkish

n. baharat

SPICES : English Turkish

n. baharatlar, baharat

SPICILY : English Turkish

adv. çeşnili bir şekilde, baharatlı bir şekilde, baharatlar ile; etkileyici bir şekilde, lezzetli bir şekilde; canlı bir şekilde, hareketli bir şekilde

SPICINESS : English Turkish

n. baharatlılık, esprililik, müstehcenlik

SPICK : English Turkish

n. İspanyolca konuşan kimse, Latin Amerikalı (Aşağılayıcı Kullanım)

SPICK AND SPAN : English Turkish

yepyeni, gıcır gıcır, taptaze, çok şık, iki dirhem bir çekirdek, tertemiz

SPICK-AND-SPAN : English Turkish

çok temiz, tertemiz, gıcır gıcır, taptaze, lekesiz

SPICULA : English Turkish

n. spikul, iğneye benzer küçük şey, diken gibi şey

SPICULAR : English Turkish

adj. sivri uçlu, iğne gibi, diken gibi

SPICULATE : English Turkish

adj. sivri uçlu şey, diken gibi şey, iğneye benzeyen şey

SPICULE : English Turkish

n. iğne, diken, spikül, iğne gibi şey

SPICULUM : English Turkish

n. spikul, iğneye benzer küçük şey, diken gibi şey

SPICY : English Turkish

adj. baharatlı, baharlı, acılı, kokulu, çeşnili, nükteli, esprili, açık saçık, şık, çekici

SPIDER : English Turkish

n. örümcek, istavroz dişlisi, ayaklı tava, fayton