Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SPIKE : English Turkish

v. delmek, sivri demir ile delmek, tahta sokmak, tıkamak, uzun çivilerle tutturmak, krampon ile yaralamak, falya deliğini tıkamak (silah), alkol katmak, heyecanlandırmak

SPIKE A PERSON'S GUNS : English Turkish

irinin planlarını bozmak, birinin çanına ot tıkamak, bir kimsenin işini bozmak, birinin tekerine çomak sokmak

SPIKE HEELS : English Turkish

n. ince topuklu

SPIKE LEE : English Turkish

Afro-Amerikalı film yönetmeni

SPIKE OIL : English Turkish

hint sümbülü yağı

SPIKE SMB.'S GUN : English Turkish

amacına ulaşmasına engel olmak, başarısını engellemek

SPIKED : English Turkish

adj. başaklı, çivili, içki katılmış, alkollü

SPIKENARD : English Turkish

n. hint sümbülü, hint sümbülü yağı

SPIKES : English Turkish

n. krampon, çivili ayakkabı, kramponun çivileri

SPIKY : English Turkish

adj. sivri uçlu, çivili, dikenli, inatçı, dik kafalı, sert, keskin

SPILE : English Turkish

n. tapa, fıçı tapası, ağaç özsuyunu akıtma oluğu

SPILE : English Turkish

v. tıkamak, tapa takmak, musluk takmak (fıçı)

SPILEHOLE : English Turkish

n. tapa deliği

SPILL : English Turkish

n. düşürme, üzerinden atma, düşme, düşüş, tutuşturma kâğıdı, tutuşturma tahtası, tıkaç, tapa

SPILL : English Turkish

v. dökmek, saçmak, serpmek, akıtmak, dökülmek, saçılmak, düşürmek, üstünden atmak (at), açığa vurmak, söylemek

SPILL A SAIL : English Turkish

yelkeni boşaltmak, yelkeni gevşetmek, yelkendeki rüzgârı boşaltmak

SPILL BLOOD : English Turkish

kan dökmek

SPILL MONEY : English Turkish

para kaybetmek

SPILL ONE'S GUTS : English Turkish

içindekini dökmek, her şeyi itiraf etmek, her şeyi söylemek (Argo)

SPILL OVER : English Turkish

taşmak

SPILL OVER WITH : English Turkish

v. dolu olmak, kaynamak (ile)

SPILL THE BEANS : English Turkish

aklayı ağzından çıkarmak

SPILL THE DOPE : English Turkish

sırrını söylemek

SPILL THE SALT : English Turkish

kötü şans getirmek, kötü talih getirmek

SPILLAGE : English Turkish

n. dökme işi, saçma işi; dökülen miktar, dökülmüş miktar