Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STOLE : English Turkish

n. şal, atkı, uzun ve bol giysi

STOLID : English Turkish

adj. duygusuz, duyarsız, vurdumduymaz, ağırkanlı

STOLIDITY : English Turkish

n. duygusuzluk, duyarsızlık, vurdumduymazlık, soğukluk, ağırkanlılık

STOLON : English Turkish

n. kol [bot.]

STOMA : English Turkish

n. gözenek [bot.], ağız [zool.]

STOMACH : English Turkish

n. mide, karın, iştah, heves, istek

STOMACH : English Turkish

v. sindirmek, hazmetmek, sineye çekmek, katlanmak

STOMACH PUMP : English Turkish

mide yıkama aleti

STOMACH SWEET : English Turkish

n. uykuluk (dana, kuzu)

STOMACHACHE : English Turkish

n. mide ağrısı, karın ağrısı

STOMACHER : English Turkish

n. korsaj

STOMACHLESS : English Turkish

adj. midesiz, iştahsız

STOMATITIS : English Turkish

n. ağız iltihabı, mukoza iltihabı

STOMP : English Turkish

v. yere vurmak, ayağıyla ezmek, basmak, tepinmek

STONE : English Turkish

n. taş, çekirdek, değerli taş, çekirdek (meyve), testis, haya, dolu tanesi

STONE : English Turkish

v. taş döşemek, taşlamak, taşa tutmak, çekirdeğini çıkarmak

STONE : English Turkish

adj. taştan, taş

STONE AGE : English Turkish

taş devri

STONE BLIND : English Turkish

kör, tamamen kör

STONE BROKE : English Turkish

meteliksiz, beş parasız, züğürt

STONE COAL : English Turkish

taşkömürü, antrasit

STONE CUTTING : English Turkish

taş yontma

STONE DEAD : English Turkish

taş gibi ölü, ölü

STONE DEAF : English Turkish

küp gibi sağır, duvar gibi sağır, tamamen sağır

STONE FRUIT : English Turkish

çekirdekli meyve