Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
STOPLIGHT : English Turkish

n. stop lambası, kırmızı ışık

STOPOVER : English Turkish

n. mola, konaklama, ara istasyon

STOPPAGE : English Turkish

n. durma, durdurma, tıkama, tıkanma, tıkanıklık, alıkoyma, kesme, kesinti, stopaj, işi durdurma, tatil, kabız, peklik

STOPPED : English Turkish

adj. tıkanık

STOPPER : English Turkish

v. tıpa takmak, tıkaç takmak

STOPPER : English Turkish

n. tıpa, tıkaç, tapa, durdurucu, dikkat çeken şey

STOPPER CIRCUIT : English Turkish

n. kapalı devre

STOPPING : English Turkish

n. dolgu, kesilme, durdurma, tıkama

STOPPING DISTANCE : English Turkish

n. durma mesafesi

STOPPING PLACE : English Turkish

n. durak, istasyon, iskele

STOPPING TRAIN : English Turkish

n. posta treni, yolcu katarı

STOPPLE : English Turkish

n. tıpa, tıkaç, tapa

STOPPLE : English Turkish

v. tıkamak, tapa ile tıkamak, tıkaç ile tıkamak

STOPWATCH : English Turkish

n. kronometre

STORABLE : English Turkish

adj. depolanabilir, stoklanabilir

STORAGE : English Turkish

n. depo, ambar, depolama, saklama, ardiye ücreti

STORAGE AREA NETWORK : English Turkish

depolama alanı ağı, bütün depolama disklerine bir LAN veya WAN ile erişilebilecek şekilde düzenlenen ortak depolama cihazları alt ağı, SAN (Bilgisayar)

STORAGE BATTERY : English Turkish

akümülatör

STORAGE CAMERA : English Turkish

n. ikonoskop

STORE : English Turkish

n. dükkân, mağaza, depo, ambar, bellek, hafıza, stok, mevcut, bolluk, hazine

STORE : English Turkish

v. yüklemek, depolamak, doldurmak, hafızaya almak, akılda tutmak, içermek, ardiyeye koymak

STORE CATTLE : English Turkish

esi hayvanları, kesimlik sığırlar

STORE UP : English Turkish

depolamak, depo etmek, hatırda tutmak

STOREHOUSE : English Turkish

n. antrepo, ambar, ardiye, hazine

STOREKEEPER : English Turkish

n. ambarcı, kilerci, dükkâncı, mağaza sorumlusu